Forum Zero
ForumZero

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Zero

Sayfa: 1 ... 4 5 6 ... 99
70
Atatürk Hakkında Hangisini Biliyorsunuz?                                                          *Atatürk`ün dünyada `başöğretmen` sıfatlı tek lider olduğunu  

 

**Bir geometri kitabı yazdığını. Üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasının bu yazdığı kitapla bizzat Mustafa Kemal olduğunu.

 

**Bir röportajda "Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?" diye sorulur, Atatürk: "Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için. Davet gelirse düşünürüz". BM yasasını değiştirir ve ilk davet edilen ülke biz oluruz.

 

**Yıl 1938, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı dönemi. Birden çok sıkılır ve yanında duran yüz yirmiden fazla kişiye döner ve aynen şöyle der: "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim".

 

**Yıl 2000, ABD Başkanı`nın milenyum mesajından bir alıntı : "Bugün milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk' tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir"·

 

**Yıl 1938, Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiir`den alıntı : "Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir".

 

**Norveççe`de `Atatürk gibi olmak` diye bir deyim olduğunu.

 

**Kurtuluş Savaşında rütbe alan bir çok kadın askerlerimiz var. Ama dünya tarihine geçen tek bir üsteğmenimiz var; 700 erkek, 43 kadından oluşan bir müfrezenin reiseliğine bizzat Atatürk tarafından atanmış Üstteğmen Kara

Fatma.  

 

**`Atatürk çiçeği`nin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın`in koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını.

 

**Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu.

 

**Mimber` adında bir gazete çıkarttığını ve 52 sayı yayımlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi geçtiğini.

 

**Yıl 1996, Haiti Cumhurbaşkanı vasiyetinde mezar taşına yazılmasını istediği metni bırakmıştır. Diyor ki: "Bütün ömrüm boyunca Türkiye'nin lideri Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm".

 

**Yıl 2005, Amerika'nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr. Johns`un önerisi "Türkiye ekonomiyle savaşta bir tek Atatürk' ü örnek alsın yeter".

71
          

                                      Gazi, çiftliğinde dolaşip hava alirken oldukça yaşli bir kadina rastladi.

Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadinin yanina sokuldu.

- Merhaba nine.

Kadin Ata'nin yüzüne bakarak hafif bir sesle;

- Merhaba dedi.

- Nereden gelip nereye gidiyorsun?

Kadin şöyle bir duralayip,

- Neden sordun ki, dedi. Buralarin saabisi misin? Yoksa bekçisi mi?

Paşa gülümsedi.

- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malidir.

Buranin bekçisi de Türk milletinin kendisidir. şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadin başini salladi.

- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'in köylerindenim bey, otun güç bittiği, atin geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldi trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.

- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?

- Gazi Paşamizi görmem için. Başini pek ağrittim da... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarima girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mihtara anlatinca, o da bana bilet aliverip saldi Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey..

- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mi? Kadini birden yüzü sertleşti.

- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim

Vatanimizi gurtardi. Bizi düşmanin elinden kurtardi.

şehitlerimizin mezarlarini onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?

Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşiyoruz. şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadik mi? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açik gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardim ediver de Gazi Paşayi bulacağim yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri dolu

dolu olmuştu, çok duygulandiği her halinden belliydi.

Bana dönerek,

- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanimizdir... Benim köylüm, benim vefali Türk anamdir bu.

Attan indim. Yaşli kadinin elini tuttum anaciğim dedim, sen gökte aradiğini yerde buldun, rüyalarini süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşinda duruyor.

Köylü kadin bu sözleri duyunca şaşkina döndü. Elindeki değneği yere firlatip, Atatürk'ün ellerine sarildi. Görülecek bir manzaraydi bu.

Ikisi de ağliyordu. Iki Türk insani biri kurtarici, biri kurtarilan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağliyorlardi. Yaşli kadin belki on defa öptü atanin ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çikartti. Daha doğrusu beze sarilmiş bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzatti;

- Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptim Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapip getiririm. Paşa hemen orada bezi açip peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik.

Oradakilere şu emri verdi;

'Bu anamizi alin burada iki gün konuk edin.

Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanim olsun.'

74
Başvekil İsmet İnönü davet edildiği Rusya'dan Bulgaristan yolu ile dönüyordu. Yine o ara Bulgaristan'la aramız iyi değildi. Bulgar komitacıları Sofya'daki Türk sefaretini sarmış, İsmet Paşa'ya suikast yapmak üzere dışarıya çıkmasını bekliyorlardı... Bulgar hükümetinin dikkati çekildi..Bulgar hükümeti bililtizam (inadına,bile bile) umursamadı. Bunun üzerine keyfiyet Ankara'ya bildirildi, ilgililer toplanıp, aralarında müzakere etti... Bir çare araştırıldı...Tatminkar bir tedbir bulunamadı...Atatürk'e danışmaya karar verdiler... Atatürk sordu;

 

"Siz ne düşünüyorsunuz?"



 " Bulgaristan'ı iktisaden tazyik edeceğiz... Şiddetle muhtaç olduğu bazı maddeleri satmamakla tehdit edeceğiz" Atatürk güldü ve;



"Telefonu verin bana" dedi... Donanmaya emir verdi... Ertesi sabah Yavuz zırhlısı İzmit'den Varna'ya gitti... Yüzbir pare top attı... Evlerin camları kırıldı, herkes yataklarından heyacanla fırladı... Bulgar hükümeti telaşlandı... Amiral, 'Türkiye Başvekili İsmet Paşa'yı almaya geldiğini' söyledi... Bulgar Hükümeti İsmet Paşa'yı Sofya'dan Varna'ya zırhlı trenle, ihtimam ve muhafaza altında getirdi... Bando ile merasim yaparak, Yavuz'a uğurladı..Amiral, kırılan camları ödeyip, Başvekili Türkiye'ye getirdi...



Kaynak (Avni Altıner/ Her yönüyle Atatürk)

 



Kırmızı çizgi böyle çizilir.

75
TSK Mehmetçik Vakfı’nın 25. kuruluş yıldönümü, Anatolia Gösteri ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen geceyle kutlandı. Kutlama etkinliğine, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve eşi Filiz Büyükanıt, MSB Vecdi Gönül, KKK Org. İlker Başbuğ, DKK Ora. Yener Karahanoğlu, HKK Org. Faruk Cömert, JGK Org. Işık Koşaner, Genelkurmay 2. Başkanı Org. Ergin Saygun, Ankara Valisi Kemal Önal, üst düzey komutanlar ve eşleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.



Gücü giderek artacak



Vakfın tanıtıldığı sinevizyon gösterisiyle süren etkinlikte daha sonra anı ve ödül töreni düzenlendi. Vakıf genel müdürü emekli tümgeneral Melih Tunca’nın elinden 25. yıl anısını alan Orgeneral Büyükanıt, yaptığı konuşmada, Mehmetçik Vakfı’nın kurulduğu günleri çok iyi hatırladığını, kurulurken “böyle bir vakfın yaşamayacağının” söylendiğini bildirdi. Büyükanıt, “Ama bugün geldiğimiz noktada Türk milletinin Mehmetçiğe ve Mehmetçiğin bize yadigar olarak bıraktıkları insanların duygusunu o zamanlar belki iyi değerlendirmemiştik” dedi.



Mehmetçik Vakfı’nın çok özel bir vakıf olduğunu, canlarını bu ülke için veren vatanseverlerinin geride bıraktıklarına yardım etmek amacıyla kurulduğunu belirten Büyükanıt, bu vakfın giderek geliştiğini görmenin, şu anda hizmette olan komutanları ve emekli komutanları mutlu ettiğini dile getirdi. Kimilerinin, “Silahlı kuvvetlerin bu vakfı kime hizmet ediyor” diye düşündüğünü belirten Büyükanıt, “Bu vakıf sadece Mehmetçiklerimize hizmet ediyor. Onların bize emanet ettiği ailelerine, eşlerine, çocuklarına hizmet ediyor. Başka bir amacı yok. Hepimiz, silahlı kuvvetlerde hizmet görenler, bu vakıfa bağış yapar. Ama hiçbir personel bu vakıftan yararlanamaz” diye konuştu.



Milletimiz vatanseverdir



Büyükanıt, Türk insanının vatansever olduğuna dikkati çekerek, “Yaşadığı toprakları sever. Türk insanı milliyetseverdir. Milletini sever, o topraklar üzerinde yaşayan insanları sever. Hiç kimse ama hiçkimse hangi duygu ve düşünceye sahip olursa olsun, milletini seven insanları, vatanını seven insanları yadırgamasın. Çünkü bu insanlar yanlış yollardadır” dedi.





TERCÜMAN

76
Atatürk ve Diğer Türk Önderlerimiz / Atatürk
« : 25 Şubat 2011, 17:51:43 »
Atatürk Cok Ulu Bir insandır Warsa Bilgi Ekleyin...

77
Türkiye Gaziler Vakfı, terörün en yoğun olduğu dönemde, 9 Ekim 1994 tarihinde Kore, Kıbrıs ve Güneydoğu Gazilerinin bir araya gelmesi ile kurulmuştur.

 

 

Bakanlar Kurulu’nun 17.11.1999 tarih ve 99/13698 sayılı kararı ile Vergi Muafiyeti tanınmış olan Türkiye Gaziler Vakfı böylece kamu yararına çalışan Vakıf statüsü kazanmıştır.

 

Türkiye Gaziler Vakfı, sınıf ve meslek ayrımı yapmadan tüm Gazilerimizi bünyesinde toplayan tek vakıf olma özelliğini taşımaktadır.

 

Vakıf senedinde de belirtildiği üzere Asker, Polis, Geçici Köy Korucusu, Öğretmen ve İmamlar başta olmak üzere tüm Gazilerimiz Vakfın doğal üyesi sayılmaktadır.

78
sizce Atatürk 2. dunya savasında hayatta olsaydı ne olurdu?? görüşleriniz??

79
İZMİR SUİKASTI

 

İzmir'de hazırlanan o alçakça suikastın sonuçsuz kalmasından sonra bir gün bize şu olayı anlatmıştı:

- "Ziya Hurşit'in beni öldürmeye memur ettiği iki zavallı vardı. Sorguları yapıldıktan sonra bunların birisini yanıma çağırdım. Odada kimse yoktu. Kendisine sordum:

- Sen Mustafa Kemal'i öldürecekmişsin, öyle mi?

- Evet, dedi. Ben yine sordum:

- Mustafa Kemal ne yapmıştı ki onu öldürecektin?

- Fena bir adammış o. Memlekete çok fenalık yapmış. Sonra bize onu öldürmek için para da vereceklerdi.

- Sen Mustafa Kemal'i tanıyor musun?

- Hayır.

- O halde tanımadığın bir adamı nasıl öldürecektin?

- Geçerken işaret edecekler, Mustafa Kemal işte budur, diyeceklerdi. Biz de öldürecektik.  

 

  O zaman cebimdeki tabancayı çıkararak kendisine uzattım:

- Mustafa Kemal benim, haydi al eline tabancayı, öldür, dedim.

 

Herif benden bu karşılığı alınca yıldırımla vurulmuş gibi oldu. Bir süre şaşkın şaşkın yüzüme baktıktan sonra diz üstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı.

 

Yahya Galip KARGI

Kaynak: Yücel Dergisi, 1948

80
Ne mutlu "Türküm" diyene.



- Geldikleri gibi giderler.



- Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak

Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.



- Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı

bir türlü öğretemedim.



- Yurtta sulh, cihanda sulh.



- Sizlere saldırmanızı değil, ölmenizi emrediyorum.



- Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür.



- Doğruyu söylemekten korkmayınız.



- Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.

Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve

hissediyorsanız bu yeterlidir.



- Türkiye Cumhuriyeti mutlu, zengin ve muzaffer olacaktır.



- Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.



- Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri !



- Büyük hedefimiz, milletimizi en yüksek medeniyet seviyesine

ve refaha ulaştırmaktır.



- Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.



- Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden

sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler

kazanmaya devam edeceğiz.



- Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise,

"Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım"

diyebilenindir.



- Egemenlik verilmez, alınır.



- Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.



- Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.



- Öğretmenler: Yeni nesiller sizlerin eseri olacaktır.



- Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.



- Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının

yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır.

Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz

ve yaşamayacaktır.



- Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.



- Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir

bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur.









Bu Konu +rep atmanız için deil     konu:  M.K. Atatürk olduğu için bu konularda çok zarif im isteyen +rep atsın isteyen atmasın (zorunlu deil)






















81
* Biz Çanakkale Yarımadası'ndan Türklerle savaşarak ve binlerce insanımızı kaybederek, kahraman Türk Milleti'ne ve onun eşsiz vatan sevgisine duyduğumuz büyük takdir ve hayranlıkla ayrıldık. Bütün Avustralyalılar Mehmetçiği kendi evlâtları gibi sever, onun mertliği, vatan ve insan sevgisi, siperlerdeki dayanılmaz heybeti ve cesareti, bütün Anzakları hayran bırakan yurt sevgisi, insanlığın örnek alacağı büyük hasletlerdir. Mehmetçiğe minnet ve saygılarımla.

( Lord Casey, Avustralya Genel Valisi, 1940 )

____________________________________

* Cesur, girişken ve şakacıydılar. Jonny Türk'e ateş edip vuramadığımızda, tüfekle "ıskaladınız" işareti yapardı. Büyük lideriniz bize saygı ifade eden konuşmasından sonra duygu ve düşüncelerimiz değişti. O konuşma, yenen bir komutanın, yendiği düşmana yaptığı en büyük övgüdür. Nefret yok, saygı var. Olayın tümü bir trajedidir. Hiç olmaması gerekirdi. Cesur bir düşman ve sıcak dost bir ulusun anısını hep yaşatacağım.

( Avustralyalı 94 yaşında Albert Roy Kyle )

____________________________________

* Gelibolu'dan önce Türk'ü fazla tanımıyorduk. Ama herşey bitip savaş sona erince "Jonny Türk"ün hiç de fena bir insan olmadığını düşündüm. Karşı karşıya olup çarpıştığımız kuvvetler her zaman uyanık ve tetikteydiler. Onlara saygı duyuyorduk.

( Yeni Zelandalı 100 yaşında Martin A. Brooke )

____________________________________

* Türk askeri cesurdu. Ölmekten korkmuyorlardı.

( Avustralyalı 96 yaşında H. W. Smith )

____________________________________

* Şunu söyleyebilirim ki, Kanlı Sırt Çarpışmaları, Çanakkale Savaşları'nın en şiddetli çarpışmalarındandı. 8.000 Türk ve 2.000 Avustralyalı öldü. Ne korkunç insan ve can kaybı. Türkler'in cesareti ve dirençleri saygı yarattı.

( Avustralyalı 97 yaşında Arthur T. Beezley )

____________________________________

* Türkler dürüst savaşçıydılar. Türkler hakkındaki düşüncelerim değişmedi. Almanlara karşı duyduğumuz nefreti, onlara karşı durmuyorduk.

( Yeni Zelandalı Cedric Stpolyion Smith )

____________________________________

* Türklere asker olarak saygı duyduk. Çünkü donanımca çok yetersiz olmalarına rağmen sıkı çarpışıyor ve iyi nişancılık yapıyorlardı. Gelibolu büyük ve korkunç bir hataydı.

( Avustralyalı 96 yaşında Ernest George Guest )[/b]

____________________________________

* Ülkeme, Türk'e asker olarak savaş yeteneği için ve bir dereceye kadar da yaşam biçimlerine saygı duygularımla döndüm.

( Avustralyalı 94 yaşında Thomas William Epps )

____________________________________

* Savaşın sonlarına doğru izlenimimiz, onların kolay yenilmeyen sıkı savaşçılar olduğu şeklindeydi.

( Yeni Zelandalı 96 yaşında Alfred Douglas Dusley )

____________________________________

* Türkler iyi ve dürüst savaşçıydılar. Cephede şartlarımız kötü, su azdı. Herkese günlük bir litreden az su veriliyordu.

( Yeni Zelandalı 97 yaşında Arthur Barleet )

____________________________________

* Savaş bitip ülkeme evime döndüğümde memnundum. Fransa'da iki buçuk yıl çarpıştıktan sonra Türkler hakkında daha iyi şeyler düşünür oldum.

( Avustralyalı 92 yaşında John Henry Norris )

____________________________________

* Gelibolu'da kaldığım süre içinde Türkler'in herhangi bir çirkin ya da alçakça tutum ve eylemini işitmedim. Oysa daha sonra gittiğim Fransa'da deneyimlerim çok farklı oldu.

( Avustralyalı 97 yaşında C. J. Hazlitt )

____________________________________

* Türkler ve Türkiye hakkında hiçbir bilgim yoktu. Mısır'da 4 ay eğitim gördükten sonra, ilk çarpışmanın nerede olacağını bilmiyorduk. Hayır. Eğer tam ve içten cevabımı isterseniz söyleyeyim. Biz Çanakkale'ye Türklerle savaşmak için gittik, arkadaşlık yapmaya değil.

Türklerle çarpıştığımız sürece, onlar hakkında şahsi bir fikir edinemedim. Onları göremiyorduk bile.

Siperlerde üşüyor ve sadece tek bir şey yapmaya uğraşıyorduk: Sağ kalmak.

Onların dürüst, Almanlardan daha dürüst savaşçı olduklarını düşünüyorum. Ayrıca savaşa, istememelerine rağmen, Almanlar tarafından sokulduklarını düşünüyorum. Bunlar, bir zaman ki düşüncelerim. Şimdi herşey bitti...

Sadece (eski) Türk askerlerinden biriyle tanışmak isterdim. Türkler de aynı şeyi yapıyor, ülkelerini savunuyorlardı."

( Russel John James Weir - Yeni Zelanda 1894 doğumlu )

___________________________________

* " Avustralya'yı terk ettiğimizde Türkiye'ye gideceğimizi bilmiyorduk. Gerçekte, Fransa'ya gideceğimizi düşünüyorduk. Ben işaretçi ve koşucu idim. Normal bir 24 saatlik yaşamımız vardı. Türklerle bizzat temasım olmadı. Türklerin dürüst savaşçılar olduklarını düşündüm. Esirlere de çok iyi bakıyorlardı. Gelibolu'da kaldığım süre içinde Türklerin herhangi bir çirkin ya da alçakça tutum ve eylemini işitmedim. Oysa daha sonra gittiğim Fransa'da deneyimlerim çok farklı oldu. Tüm harekâtın, iki taraftan da binlerce kaliteli genç insanın katliamı olduğunu bir sonuç vermediğini düşünüyordum. Savaş da zaten budur."

( C.J.HAZLITT - Avustralyalı 1884 doğumlu. 28. Birlikden Gelibolu Yarımadasına Temmuz 1915'te çıkmış.)

____________________________________

* " Onlar da bizim gibi ülkeleri için savaşıyorlardı. İyi ve dürüst savaşçılardı. Hayır. Çok dürüst çarpıştılar ve bizim gibi dürüst kuvvettiler. (Savaşta) Her iki taraftan da değerli insanlar kaybedildi."

( E.W.BARTLETT - Avustralya, 1891 doğumlu. 11. Hafif Süvari Birliğinden. )

____________________________________

* " İyi dürüst ve cesur askerdiler. Nereye gittiğimizi bilmiyorduk. Ne Türkiye, ne de Türkler hakkında bilgimiz yoktu. Türk askerleri cesurdu, ölmekten korkmuyorlardı. Sivil Türk ile temasımız olmadı. Askerler silah donanımı ve beslenme açısından yetersiz görünüyorlardı. Türkiye'yi ve Türkleri de hiç tanımıyorduk. Çıkartıldığımızda bile askeri yöneticiler bize hiç bilgi vermemişlerdi. Hedefimiz, amacımız neydi onu bile tam bilmiyorduk."

( J.J.RYAN - Avustralyalı, 1895 doğumlu )

 

Bu Söze Dikkatinizi Çekiyorum Bazıları Siyasette Yalan Söylemeden Önce Biraz Tarihimizi Araştırsınlar ![/b]




   Alıntı:
   
   
      
         
            * Gelibolu'da kaldığım süre içinde Türkler'in herhangi bir çirkin ya da alçakça tutum ve eylemini işitmedim. Oysa daha sonra gittiğim Fransa'da deneyimlerim çok farklı oldu.
         
      
   
   

   Alıntı:
   
   
      
         
            



( Avustralyalı 97 yaşında C. J. Hazlitt )
         
      
   
   

82




ATATÜRK'E SUİKAST GİRİŞİMİ




16 Haziran 1926 Çarşamba günü İzmir'e gitmek üzere seyahatte bulunan Gazi Mustafa Kemal Paşaya suikast yapacakları ihbarı üzerine, suikastı fiilen yapmakla görevli olanlar, suç vasıtaları olan bomba ve silahlarıyla birlikte yakalanmışlardır.



Suikast şebekesi, aylardan beri birtakım özel tertibat ile her ne olursa olsun Gazi'ye karşı suikast yapmayı ve bu suretle de hükümeti devirmeyi kararlaştırmıştı. Suikastı hazırlayanlar, Terakkiperver Cumhuriyet fırkasına mensup bazı kimselerdi. En önemli rolü oynayanlar Terakkiperver Fırkadan İzmit Milletvekili Şükrü Bey ile eski İttihat ve Terakkici Kara Kemal'di. Suikast önce Ankara'da tasarlanmış, Erzincan Milletvekili Sabit Bey'le Faik Bey'in müdahaleleri ile önlenmiş, daha sonra Bursa'da düşünülmüş, bu da uygun görülmeyerek İzmir'de gerçekleştirilmesine karar verilmiştir.

   

16 Haziran 1926'da İzmir'e gelmesi beklenen trenin gelmemesi sonucu Giritli Şevki durumu İzmir Valisine ihbar etmiş ve suikastçılar silahları ile birlikte yakalanmışlardır.

   

Suikast olayının Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası bir kısım mensupları ile ilgili bulunduğu ortaya çıkmış ve eski İttihat ve Terakkicilerin de bu olayın tahrik ve düzenleyicileri oldukları anlaşılmıştır. Amaçları, önce irticayı tahrik ve dini siyasete alet ederek Mustafa Kemal Paşa'yı iktidardan düşürmekti. Buna muvaffak olamayınca, İttihat ve Terakki'nin ileri gelenleri, Terakkiperver Fırkanın içindeki adamlarıyla suikast teşebbüsü hazırlıklarına girişmişlerdir. Kurulan İstiklal Mahkemesi, suçları sabit olanları idama mahkum etmiştir. 14 Temmuz 1926'da başta Ziya Hurşit, Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Çopur Hilmi, Şükrü Bey, Ayıcı Arif, İsmail Canpolat olmak üzere 13 kişi idam edilmiştir.






83
Atatürk ve Diğer Türk Önderlerimiz / Şanlı bayrağımız
« : 25 Şubat 2011, 17:51:12 »






 















TÜRK BAYRAĞI KANUNU

Kanun Numarası : 2893

Kabul Tarihi : 22/9/1983



Yayımlandığı R. Gazete : Tarih: 24/9/ 1983 Sayı : 18171

Yayımlandığı Düstur : Tertip: 5 Cilt : 22 Sayfa : 599 Amaç



Madde 1 - Bu Kanunun amacı Türk Bayrağının şekli, yapımı ve korunması ile ilgili esas ve usulleri belirlemektir.



Bayrağın Şekli ve Yapımı



Madde 2 - Türk Bayrağı, bu Kanuna ekli cetvelde gösterilen şekil ve oranlarda olmak kaydıyla beyaz ay - yıldızlı albayraktır.

Bayrak ile özel bayrakların (sembolik bayrak, özel işaret, flama, flandra ve fors) standartları, hangi kumaş ve maddelerden yapılacağı tüzükte gösterilir.





Bayrağın Çekilmesi ve İndirilmesi



Madde 3 - Bayrak, kamu kurum ve kuruluşlarıyla yurt dışı temsilciliklerine ve kamu kuruluşlarıyla gerçek ve tüzelkişilerin deniz vasıtalarına çekilir. Yurt içinde ve yurt dışında yetkililerin araçlarına takılır.

Bayrak çekilirken ve indirilirken tören yapılır. Bayrak törenlerinin gereken biçimde yapılmasından o mahaldeki yetkili amirler sorumludur.

(Değişik : 14/7/1999 - 4409/1 md.) Kamu kurum ve kuruluşlarında Türk Bayrağı sürekli çekili kalır.

(Değişik : 14/7/1999 - 4409/1 md.) Bayrağın; nerelerde daimi olarak çekilmeyeceği, hangi kapalı yerlere konulacağı, nerelere fon olarak takılacağı veya asılacağı, kamu kurum ve kuruluşlarından başka yerlerde ne zaman ve nasıl çekileceği, Türk Silahlı Kuvvetleri yüzer birliklerinde ve Türk Bandıralı ticaret gemilerinde Bayrak çekme ve indirme zamanları ile Bayrak çekilirken ve indirilirken yapılacak törene ilişkin hususlar, tüzükte gösterilir.



Bayrağın Yarıya Çekilmesi



Madde 4 - Türk Bayrağı , yas alameti olarak 10 KASIM'da yarıya çekilir. Yas alameti olmak üzere Bayrağın yarıya çekileceği diğer haller ve zamanı Başbakanlıkça ilân edilir.



Bayrağın Selâmlanması



Madde 5 - Çekilmesi ve indirilmesi esnasında veya tören geçişlerinde Bayrak, cephe alınarak selâmlanır.



Bayrağın örtülebileceği Yerler



Madde 6 - Türk Bayrağı, Cumhurbaşkanlığı yapmış kişilerin, şehitlerin ve tüzükte belirlenecek asker ve sivil kişilerin cenaze törenlerinde bunların tabutlarına, açılış törenlerinde ATATÜRK heykellerine veya resmi yemin törenlerinde masalara örtülebilir.

Ayrıca milli örf ve âdetler göz önünde tutularak Bayrağın diğer kullanılma şekil ve yeri tüzükte gösterilir.



Yasaklar



Madde 7 - Türk Bayrağı, yırtık, sökük, yamalı, delik, kirli, soluk, buruşuk veya layık olduğu manevi değeri zedeleyecek herhangi bir şekilde kullanılamaz. Resmi yemin törenleri dışında her ne maksatla olursa olsun, masalara kürsülere, örtü olarak serilemez. Oturulan veya ayakla basılan yerlere konulamaz. Bu yerlere ve benzeri eşyaya Bayrağın şekli yapılamaz. Elbise veya üniforma şeklinde giyilemez.



Hiçbir siyasî parti, teşekkül, dernek, vakıf ve tüzükte belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları dışında kalan kurum ve kuruluşun amblem, flama, sembol ve benzerlerinin ön veya arka yüzünde esas veya fon teşkil edecek şekilde kullanılamaz.



Türk Bayrağına sözle, yazı veya hareketle veya herhangi bir şekilde hakaret edilemez, saygısızlıkta bulunulamaz. Bayrak yırtılamaz, yakılamaz, yere atılamaz, gerekli özen gösterilmeden kullanılamaz.

Bu Kanuna ve tüzüğe aykırı fiiller yetkililerce derhal önlenir ve gerekli soruşturma yapılır.



Cezalar



Madde 8 - Bu Kanuna ve çıkarılacak tüzüğe aykırı olarak Bayrak yapmak, satmak ve kullanmak yasaktır. Bu yasağa aykırı olarak yapılan Bayraklar o mahallin yetkili amirlerince toplatılır.

Bu Kanun hükümlerine aykırı davranışta bulunanlar suçları daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesi uyarınca cezalandırılır.



Tüzük



Madde 9 - Bu Kanunun ilgili maddelerinde tüzükte düzenleneceği belirtilen hususlar ile kanunun uygulanmasına ilişkin diğer esaslar, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde çıkarılacak tüzükte gösterilir.



Yürürlükten kaldırılan kanun :



Madde 10 - 29 Mayıs 1936 Tarih ve 2994 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.



Yürürlük

Madde 11 - Bu Kanun yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe girer.



Yürütme



Madde 12 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.



KANUN NO: 2994

TÜRK BAYRAĞI KANUNU

29 Mayıs 1936

[Resmi Gazete ile neşir ve ilânı: 5 Haziran 1936 - Sayı 3322]



3. t. Düstur, c.17 - s. 35922 Eylül 1983 tarih ve 2893 sayılı (TÜRK BAYRAĞI KANUNU) nun 10 uncu maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.



Madde 1 - Türk bayrağı, bu kanuna bağlı örnekte gösterilen şekil ve nisbetlerde olmak ve al zemin üzerine beyaz ay - yıldız konmak, şartile, yerli şaliden yapılır.

Ancak şalinin tedarikinde zorluk olur ise en büyük mülkiye memurunun iznile zemin rengi al olmak üzere başka kumaştan da yapılabilir.



Madde 2 - Ordu kuvvetlerile resmî daire ve teşekküller tarafından bayrakların çekiliş ve indirilişlerinde ve sair hususlarda yapılacak tören ve bunların kullanacakları hususî alâmet ve filâmaların şekilleri, nisbetleri ve cinsleri ve Türkiye Cümhurluğunun yabancı memleketlerde bulunan resmî ve millî binalarına (Uluslar arası metotlarına göre) Türk bayrağının çekiliş ve indirilişleri ve resmî dairelerle teşekküllerden başka yerlerde Türk bayrağının, ve diğer hususî bayrakların ve forsların gerek temsil ve gerek süsleme için ne zaman ve nasıl çekileceği ve nerelerde kullanılabileceği ve bu kanunun tatbik şekilleri bir nizamname ile tesbit edilir.



Madde 3 - Türk bayrağı ordu kuvvetlerile resmî dairelerde ve millî teşekküllerde sabah sekizde çekilir ve gün batarken indirilir. Şu kadar ki limanlara giren ve çıkan ve seyir halinde bulunan harp ve tüccar gemilerinin bayraklarının çekiliş ve indiriliş saatleri için nizamnameye istisnaî hükümler konulabilir.

Yalnız, millî bayramlarda ve umumî tatil günlerinde tatilin devam ettiği müddetçe bayrak gece ve gündüz çekili kalır.

Her gün bayrak çekecek resmî daireler, İcra Vekilleri Heyeti tarafından tayin edilir.



Madde 4 - Yas alâmeti olmak üzere bayrağın yarıya çekileceği haller ve devam müddeti Devlet protokolunca tesbit ve vaktinde alâkadar dairelere bildirilir.



Madde 5 - Resmî dairelerde ve teşekküllerde çekilecek bayrak, bu iş için yapılmış hususî direk ve göndere çekilir.



Madde 6 - Bu kanun hükümlerine ve yapılacak nizamnameye muhalif olarak bayrak yapmak ve satmak yasaktır. Bu yasağa aykırı gidenler, Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine göre cezalandırılır. Nizamnameye muhalif olarakçekilmiş bayraklar mahallin en büyük mülkiye memuru emrile indirilir



Madde 7 - Alay sancaklarının şekli ve yapılış tarzı kendi hususî ahkâmına tabidir.



Madde 8 - Bu kanun neşri tarihinden bir sene sonra muteberdir.



Madde 9 - Bu kanun hükümlerini yerine getirmeğe İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

84
Bir gece beraber oturuyorduk. Yanımızda Siirt milleekili Mahmut Soydan, şimdiki Macaristan elçimiz Ruşen Eşref Onaydın, bir de Soysallı vardı. Atatürk, ertesi günü Büyük Millet Meclisi'nde okuyacağı söylevi hazırlıyordu. Mahmut'la Ruşen Eşref not tutuyorlardı. Atatürk ara sıra bana da, "Ne dersin?" diye soruyordu. Ben ne diyebilirim? Hiç... Sonra Atatürk bana döndü ve dedi ki:

 

 - Bu memleketin efendisi kimdir?

 

 Düşündüm. Karşılığı o verdi:

 - Türk köylüsüdür, dedi. Ve devam etti:

 

 - Türk köylüsü "Efendi" yerine getirilmedikçe memleket ve millet yükselmez!...

 

 Prof. Mahmut Esat BOZKURT

   

 Kaynak: Tan Gazetesi, 10.11.1942

85
 

 



Atatürk'ün Filistin için tarihi sözleri

'Filistin için kanımızı dökmeye hazırız...'



Erdoğan’ın Davos’taki çıkışı bazı çevreler tarafından eleştirilirken, Ulu Önder Atatürk’ün Filistin konusunda çok daha sert bir tavır takındığı ortaya çıktı. İşte Atatürk’ün Meclis’teki o tarihi konuşması...



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki Gazze çıkışının yankıları sürerken tarihi bir gerçek gün ışığına çıktı. Erdoğan Dünya Ekonomi Forumu’ndaki sözlerini sert bulanlara karşı dün bir açıklama yaparak Atatürk'ün Çanakkele Savaşı’nda askerlerine söylediği 'Size ölmeyi emrediyorum' emrini örnek gösterdi.



Ancak tarihi belgeler Atatürk'ün, Erdoğan'ın sözlerinden çok daha sert bir Filistin açıklaması yaptığını ortaya koydu.



Mukaddesleri koruyacağız



Ulu önder’in TBMM’de yaptığı konuşmasında "Filistin için kanımıza dökmeye hazırız' sözleri kayıtlara geçti.

Bombay Cronicle Dergisi’nin Hakimiyet-i Milliye Gazetesi'nden alıntılayarak 27 Temmuz 1937 yılında bu açıklamaları yayınladı. Ulu Önder, Filistin'de yaşayan Araplara yapılacak her hangi bir fenalığa Türklerin tahammül edemeyeceğini tüm dünyaya ilan ediyor. "Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez" diyen Atatürk tarihi açıklamasını şöyle sürdürüyor:



"Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet'in mukaddes yerlerini Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzu altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz.”



Allah’ın izniyle kuvvetliyiz



Şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyete lakayt kalmakla ittiham edildiklerini vurgulayan Atatürk konuşmasında şunları belirtti: Fakat bu ittihamlara rağmen Peygamberin son arzusunu, yani mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahattin'in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa'nın bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."



BUGÜN



01.Şubat.2009 00:16:04

Sayfa: 1 ... 4 5 6 ... 99