Forum Zero
ForumZero

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Zero

Sayfa: 1 ... 22 23 24 ... 99
375
Arkadaslar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Turkiye

Cumhuriyeti seyhler, dervisler, muritler, meczuplar memleketi olamaz.

En dogru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatidir.



Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdaninin emrine uymakta

serbesttir. Biz dine saygi gosteririz. Dusunuse ve dusunceye muhalif

degiliz. Biz sadece din islerini, millet ve devlet isleriyle

karistirmamaya calisiyor, kaste ve fiile dayanan taassupkar

hareketlerden sakiniyoruz.



Biz kimsenin dusmani degiliz. Yalniz insanligin dusmani olanlarin

dusmaniyiz.



Yorulmadan beni takip edeceginizi soyluyorsunuz. Fakat arkadaslar,

yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksiniz.

Benim sizden istedigim sey yorulmamak degil, yoruldugunuz zaman dahi

durmadan yurumek, yoruldugunuz dakikada da dinlenmeden beni takip

etmektir. Yorgunluk her insan, her mahluk icin tabii bir halettir,

fakat insanda yorgunlugu yenebilecek manevi bir kuvvet vardir ki,

iste bu kuvvet yorulanlari dinlendirmeden yurutur. Sizler, yani yeni

Turkiye'nin genc evlatlarý, yorulsaniz dahi beni takip edeceksiniz.



Dogruyu soylemekten korkmayiniz.



Benim naciz vucudum elbet bir gun toprak olacaktir, ancak Turkiye

Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktýr.



Ne mutlu "Turkum" diyene.



Mustafa Kemal Ataturk

376
buyrun arkadaşlar

eger verilmiş ise özür

bu avatar



 buda tam ekran...


377
Son Dakika!



Atatürk Hava Limanının Kargo bölümünde (A terminali) yangın çıktı. Uçaklar ve malzemeler çekiliyor. Personelin mahsur kalmasından ve çevreye yayılmasından endişe ediliyor. Çok sayıda itfaiye ve ambulans bölgeye sevk edildi. Yangının neden çıktığı konusunda bilgi yok.



Benzin tüplerinin olması nedeniyle büyük patlamalar ve dumanlar çıktığı haber veriliyor. İniş izni isteyen uçaklara izin verilmezken can kaybı konusunda bilgi yok.



NTV



**************************************************  ******







Atatürk Havalimanı’nda yangın



A.A.



Atatürk Havalimanı’ndaki kargo bölümünde yangın çıktı. İtfaiye ekipleri yangına müdahale ediyor.





Atatürk Havalimanı C Terminali kargo bölümünde çıkan ve yoğun duman oluşturan yangını söndürme çalışmalarına başlandı. HAVAŞ Kargo'da saat 15.30 sıralarında henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın başladı. Kısa sürede büyüyen ve yoğun duman oluşturan yangın, daha sonra Sistem Lojistik ve Çelebi Kargo'ya da sıçradı.

Bunun üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye ve sağlık ekibi sevk edildi.



Yangının geniş bir alanda sürmesi ve yakındaki uçakları tehdit etmesi üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce orman yangınlarını söndürmek amacıyla kiralanan uçaklara da havadan müdahale etmeleri talimatı verildi. Bunun üzerine alandan kalkış yapan uçaklar, kargo bölümündeki yangına havadan su boşaltmaya başladı.



Bu arada, kargo bölümündeki yangın nedeniyle iniş izni isteyen uçaklara olumsuz yanıt verilmeye başlandı.



Hürriyet






378
Avusturya devlet arşivlerinde 70 yıl sonra ortaya çıkan gizli bir belge, iki Ermeni ve iki Türk’ün Atatürk’e ve genç cumhuriyetin devlet adamlarına karşı planladığı suikastın ayrıntılarını ortaya çıkardı. Hürriyet, korkunç suikast planını ayrıntılarıyla anlatan Avusturya istihbarat belgesine ulaştı.



Suikast iki aşamada gerçekleşecekti. Düzceli Recep Çavuş ve Gönenli İsmail adlı iki Türk ile Bahçecikli Şerbetçiyan ve Pazarköy/Yeniköylü Vahram Çavuş adlı iki Ermeni, Viyana’da bir araya gelerek Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’a yapılacak birinci suikastı planlayacaktı.



AVUSTURYA Devlet Arşivleri’nde bulunan ve Avusturya Başkanlığı ile Avusturya İstihbaratı’nın resmi iç yazışması olan bir belge, 1935 yılında iki Ermeni ile iki Türk vatandaşının Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras başta olmak üzere, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet adamlarını öldürme planlarını ortaya çıkardı. Hürriyet, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. İnanç Atılgan’ın, Avusturya resmi arşivlerinde ulaşıp Türk Tarih Kurumu’na teslim ettiği belgeyi ilk kez açıklıyor.



5 Ocak 1935 tarih ve "Ad NPA K 780 Z1.30.248-13/35" numaralı belge, Avusturya Başbakanlığı tarafından Avusturya İstihbaratı’na gönderilmiş resmi bir yazışma. Belgeye göre, 1935 yılında Türk Dışişleri Bakanlığı Viyana’daki Türkiye Büyükelçiliği’ne, Atatürk ile birlikte hemen hemen bütün devlet adamlarına yönelik suikast hazırlığını ve bu hazırlığın ayrıntılarını bildiriyor.



İLK HEDEF ARAS



Elçilik kanalıyla Avusturya Başbakanlığı’na aktarılan bilgiler arasında, iki kademeli "suikast zinciri"nin Avusturya’da planlanacağı bilgisine yer veriliyor. Zincirin birinci kademesi ve ilk hedef olan Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’a yönelik suikastın Avusturya’da gerçekleşme ihtimalinden söz edilen istihbari bilgiler için Avusturya Başbakanlığı, "Viyana’daki Türk Büyükelçiliği’nin bağlı olduğu yüksek makamından kesinlikle ciddiye alınması gereken gelen bilgi" tanımlamasını yapıyor.



DÖRT SUİKASTÇI



Gizli istihbarat raporunda, dört suikastçı hakkında şu bilgiler yer alıyor:



Düzceli Recep Çavuş: Orta boylu, tıknaz, kahverengi saçlı, siyah sakallı olup Suriye pasaportu taşıyor. Son ikametgahı Suriye’de Beyrut.



Gönenli İsmail: Cılız, siyah tenli ve saçlı, uçları yukarı kalkık küçük bıyıklı olup kendisinin de bir Suriye pasaportu vardır. Son bulunduğu yer Suriye’deki Beyrut’tur.



Bahçecikli Şerbetçiyan: Zayıf, uzun yüzlü, genç görünümlü, griye kaçan saçlı olup Amerikan pasaportuna sahip. 1929’da Türk topraklarına girmek istedi, başarılı olamadı. Fransızca, İngilizce, Türkçe ve Arapça biliyor.



Pazarköy/Yeniköylü Vahram Çavuş: Orta boylu, koyu tenli, siyah kaşlı ve saçlı, yüzü tıraşlı olup Nansen pasaportuna sahip. Fransızca ve Türkçe konuşuyor.



İki Ermeni, resimli ve Latin alfabeli Türk nüfus cüzdanına sahip ve (sahte) isimleri "Tarsuslu Humadi" ve "Silifkeli Abdülrezzak". Sözü geçen halıcının ise Arşak Taşçıyan olduğu belirlendi (3 Mayıs 1908’de Kayseri/Türkiye’de doğdu, bekar). Adresi, Wienener Hauptstr. 10/23, O/193 (Altes Freihaus)



SUİKASTLAR NASIL YAPILACAKTI



1935 yılının Ocak ayı. Fransa’da bulunan iki Türk ve iki Ermeni vatandaşı, yakın bir zamanda Viyana’ya gitmek için hazır bekliyor. Viyana’da buluşacakları adres, Kayseri doğumlu olan ve halıcılık yapan Arşak Taşçıyan’ın Wiedener Bulvarı’ndaki yeri.



Buluşmanın konusu, o sırada Avrupa’da mekik dokuyan Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’a düzenleyecekleri suikast. Suikast zincirinin bu ilk halkasının tetikçileri iki Türk, Düzceli Recep Çavuş ve Gönenli İsmail.



Türk Dışişleri Bakanı Dr. Aras, Cenevre’ye giderken ya da dönerken öldürülecek. Avusturya ya da başka bir ülke. Türk tetikçiler bir azrail gibi Tevfik Rüştü Aras’ın peşindeyken, iki Ermeni Bulgaristan’da hazır olacak ve "emir" bekleyecek.



Bahçecikli Şerbetçiyan ve Pazarköy/Yeniköylü Vahram Çavuş’un pasaportları hazır. Eğer Tevfik Rüştü Aras’a yönelik suikast başarıya ulaşırsa, biri Amerikan, diğeri "Nansen pasaportu" taşıyan iki Ermeni tetikçi, Ankara’nın yolunu tutacak.



İkinci suikast için planlanan mekan, katledilecek olan Tevfik Rüştü Aras’ın cenaze töreni. Muhtemelen bir bombalı suikast. Hedef önce Mustafa Kemal Paşa... Ve cenazeye katılan "yüksek makam sahibi" kim varsa...



NANSEN PASAPORTU NEDİR



Oslo doğumlu Fridtjof Nansen, Grönland üzerinden Kuzey Kutbu’na geçen ilk kaşif ve siyasetçi. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşmiş Milletler’in "atası" olan Milletler Cemiyeti’nde mülteciler komiseri oldu. Mültecilerle ilgili çalışmaları nedeniyle 1992 yılında Nobel Barış Ödülü alan Nansen’in ismi, yine bu çalışmalar nedeniyle mülteciler için özel hazırlanan pasaporta verildi. "Nansen Pasaportu" adı altında bugün de kullanılıyor.



İŞTE BELGE



"Viyana’daki Türk Büyükelçiliği’nin bağlı olduğu yüksek makamından kesinlikle ciddiye alınması gereken bilgiye göre, şu an Fransa’da bulunan iki Türk ve iki Ermeni, yakın bir zamanda Viyana’ya gelecek ve Taşçıyan isimli halıcının yanında Türk Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras’a yapılacak suikast üzerine görüşecekler. Suikast iki Türk tarafından, Türk Dışişleri Bakanı Cenevre’ye giderken ya da dönerken, veyahut da Avusturya ya da başka bir ülkeden geçerken düzenlenecek. Bir sonraki Kurul Toplantısı, Türk Dışişleri Bakanı’nın Avusturya’dan geçeceği 13 Ocak tarihinden önce Ocak ortasında yapılacak. Viyana’da yapacakları görüşmelerden sonra bu iki Ermeni Bulgaristan’a gidecek ve Hasköy’e konuşlanacak, pasaportlarını hazırlayıp emir bekleyecekler. Türk Dışişleri Bakanı’na düzenlenecek defin töreninde özellikle Mustafa Kemal’e olmak üzere yüksek makam sahibi kişilere suikast düzenleyecekler."



İZMİR’DE BAŞARISIZ SUİKAST



Cumhuriyet tarihinde Atatürk’e yönelik suikast girişimlerinden en önemlisi, İzmir suikastı olarak biliniyor. 1926 Haziranı’nda Gazi Mustafa Kemal’e İzmir’de düzenlenmesi tasarlanan suikast girişimi önceden haber alınarak önlenmiş ve düzenleyicileri tutuklanmıştı. Kurulan İstiklal Mahkemesi, suçları sabit olanları idama mahkum etmişti. 14 Temmuz 1926’da başta Ziya Hurşit, Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Çopur Hilmi, Şükrü Bey, Ayıcı Arif, İsmail Canpolat olmak üzere 13 kişi idam edilmişti. Atatürk bu girişimi, Anadolu Ajansı’na, "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet páyidar kalacaktır" sözüyle değerlendirmişti.

379
PKK YANDAŞLARI ATATÜRK BÜSTÜNÜ KIRIP KÖPRÜYE ASTI PKK taraftarları Ata'nın büstünü kırdı




380


PKK yandaşlarının Mardin'in Nusaybin İlçesi’nde pazar günü gerçekleştirdiği gösteriler sırasında bir okulun bahçesindeki Atatürk büstü parçalanarak köprüye asıldığı iddia edildi.

Diyarbakır'da geçen hafta 4 PKK'lı teröristin cenazelerini bahane eden PKK yandaşlarının kenti savaş alanına çevirdiği gösterilere destek amacıyla, Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde de pazar günü bazı gruplar gösteri yaptı.



Güvenlik güçlerine molotofkokteyli, taş ve sopalarla saldıran gruplar akşam da sürdürdükleri gösteriler sırasında bir okulun bahçesindeki Atatürk büstünü parçaladı. PKK yandaşları, kırdıkları Atatürk büstünü, Yenişehir Mahallesi'ndeki, Çağçağ Deresi üzerindeki Alman Köprüsü'ne iple astığı ileri sürüldü.



Pazartesi sabahı köprü üzerine asılan Atatürk büstünü gören vatandaşların haber vermesi üzerine güvenlik güçleri olaya müdahale etti. Köprüye ipe bağlanarak sarkıtılan büst oradan alındı ve bunu gerçekleştirenlerin yakalanması için çalışma başlatıldı.



BAYKAL GÜNDEME GETİRDİ



CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bugün TBMM'de terör konusu görüşülürken ve CHP Grubu'nda yaptığı konuşmalarda konuyu gündeme getirdi.



Baykal TBMM'de terör konusu görüşülürken önce Atatürk büstünün kırılıp köprüye asıldığı yeri Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi olarak belirtti, ardından söz olarak olayın Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde meydana geldiğini söyledi.

CHP Grup toplantısında çarpıcı bir açıklama yapan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Mardin'in Nusaybin ilçesinde yaşanan bir olayı anlatarak terör konusunda PKK ve PKK yandaşlarının ne kadar pervasızlaştıklarını söyledi. Baykal, "Nusaybin'de meydana gelen olaylar sırasında, göstericiler orada bulunan bir okulu basıp, okulun içinde ne var ne yok dağıtmışlar. Orada bulunan Atatürk büstünü parçalamışlar. Ve Mustafa Kemal Atatürk'ün parçalanan büstündeki başına bir ip geçirerek Nusaybin köprüsünden aşağıya sarkıtmışlardır. Ve medya bu olayı görmemezlikten geldi. Gazetelere baktım, bu olayla ilgili hiç bir haber görmedim... Bu durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Burada bir mesaj verilmek isteniyor." dedi.


kaynak:milliyet

381
DÜNYA LİDERLERİNİN ATATÜRK İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ









Yeni Türk Devleti ile Ankara Antlaşması'nın imzalanması nedeniyle; "Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı" diyenlere Fransız Başbakanının Mecliste verdiği cevap:

Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve Onun tüm askerleri burada olsalardı teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir antlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum. (1921)



BRIAND

Fransa Başbakanı



Fransa, kendisine pek çok dostluk belirtileri göstermiş olan bu büyük adamın anısını daima canlı tutacaktır.



Eduard DALADIER

Fransa Başbakanı







Atatürk, yalnız Türk Milleti'nin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletlerin önderiydi. O'nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.



Sucheta KRIPALANI

Hint Parlamento Heyeti Başkanı







Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır."Sovyet Rusya Hariciye Nazırı Litvinof ile görüşürken kendisine onun fikrince bütün Avrupa'nın en kıymetli ve en ziyade dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana Avrupa'nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi. "



Franklin D. ROOSEVELT

A.B.D Başkanı







Ser, dayanıklı ve mücadeleci. Bence harika bir subay. Kelimenin tam manasıyla mükemmel bir yönetici."



General Liman Von Sanders







Asker-Devler adamı, çağımızın en büyük liderlerinden biri idi. Kendisi, Türkiye'nin dünyanın en ileri memleketleri arasında hak ettiği yeri almasını sağlamıştır. Keza O, Türklere, bir milletin büyüklüğünün temel taşını teşkil eden, kendine güvenme ve dayanım duygusunu vermiştir. Ben Atatürk'ün sadık arkadaşlarından biri olarak büyük iftihar duyuyorum.

General - DOUGLAS MC ARTHUR - Kasım 1963





Atatürk yalnız Türk tarihinin büyük bir siması değil, aynı zamanda bir büyük adamıdır. O'nun yeni Türkiye'yi yaratan eseri, yüzyıllara intikal eden bir anıt olarak kalacaktır. Yunanistan Başbakanı -

GENERAL METAKSAS





O; şahsi kazanç ve şöhret peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek nesiller için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı.

WALTER L. WRİGHT JR.





Atatürk'ün dış münasebetler konusu üzerindeki görüşlerini inceleyen bir kimse, fikirlerinin değeri ve ifade edildikleri zamanı aşan manaları karşısında daima hayrete düşer.

A.B.D. Büyükelçilerinden - AWRA M. WARREN





Büyük Atatürk'ün ufulünden dolayı teessürümüz o derece derin ve sonsuzdur ki, bunu ifade etmek için kelime bulamıyorum. Çünkü Atatürk, yalnız Türkiye'nin değil, bütün şarkın Ata'sı idi.

Afganistan - VELİ HAN





Türkiye'yi son ziyareti sırasında Anıtkabir'in altın defterine şu sözleri yazmıştı. "Atatürk artık rahatça ölebilirdi. -Mademki ışık parlamakta, alev yanmakta ve memleket ilerlemekte devam ediyor...

General DE GAULLE





Mustafa Kemal sosyalist değil, fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici ve iyi düşünceli, akıllı bir lider. Mustafa Kemal, soygunculara karşı bir Kurtuluş Savaşı veriyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultanı da yaranı ile birlikte alt edeceğine inanıyorum.

LENİN





Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yatım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal'de büyük bir ruh kudretinin esrarı var.(1922)

İngiliz Generali - SIR CHARLES TOWNSHEND





Ser, dayanıklı ve mücadeleci. Bence harika bir subay. Kelimenin tam manasıyla mükemmel bir yönetici.

Alman Generali - VON SONDERS





Fransa, kendisine pek çok dostluk belirtileri göstermiş olan bu büyük adamın anısını daima canlı tutacaktır.

Fransız Başbakanı - EDOUARD DALADIER





Hayatının sonuna kadar ulusunun mutlak güvenliğiyle kurduğu devletin başında kalan muzaffer kumandanın kişiliği eşi görülmemiş bir karekter örneğidir.

Eski İtalya Dışişleri Bakanı - COMTE CARLO SFORZA



Öyle zamanlar oldu ki, anılar içinde benim eşsiz nitelikte gördüklerimi düzeltti: "- Hayır... Ben bunda yanılmışım. Eğer şöyle düşünseydim ve yapsaydım sonucu daha eksiksiz olacaktı." dediği az değildi. Gerçekçilik O'nun korkmadığı şeydi.

Eski Amerika Elçisi - General, CHARLES H. SHERRİLL





Türkler O'na çok haklı olarak Atatürk dediler ve kendilerini baba tanıdılar. Gerçekten de O, ulusunu seven ve ulusu için didinen bir baba olmuş ve yurdunu çok az bir zamanda verimli, yaratıcı bir gelişmeye yöneltmiştir.

Macar Meclis Başkanı - GYULA KORNİS





Atatürk tarihten hakiki dersler almış nadir büyüklerden biridir. Bütün çaba ve uğraşmaları yalnız kendi ulusu içindir.

Alman Tarihçisi - Prof. HERBERT MELZİG





Kuvvetli karakterli ve dünya ulusları arasında kendi ulusunun haklı durumu üzerinde kesin ve pratik görüşlü bir adam olarak O, hiçbir zaman kişisel şöhret ve yükselme peşinde koşmadı. Yurdunun çıkarları her şeyin üstünde tutan ve ulusu için en faydalı sonuca varmaya çalışan bu zat, gücünü damarlarına işlemiş görev duygusundan alıyordu

İngiliz Yarbayı - A. RAWLİNSON





Atatürk'ün askerlik tarafına hayret etmiyorum. Her meslekte deha sahibi insanlar vardır, buna şaşılmaz. Fakat İsviçre Medeni Kanununu kabul etmek ve Türkiye'de yürürlüğe koymak! Bu âdeta dehanın da üstünde bir şey, hukuktan anlayan ve insan haklarına inanan biri sıfatıyla söylüyorum. İşte buna hayranım!

Fransız Milli Meclisi Başkanı - EDOUARD HERRİOT



Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların tarihinde izlerini bırakacaktır.



Albert LEBRUN

Fransız Cumhurbaşkanı

382
MUSTAFA KEMÂL'LER TÜKENMEZ

   

Tükenir elbet;

Gökte yıldız, denizde kum tükenir.



Bu vatan, bu topraklar cömert,



Türk analar, Türk babalar cömert,



Kutsal bir ateşim ki ben, sönmez,



İnanın, Mustafa Kemâl'ler tükenmez...



 



Ben de etten, kemiktendim elbet,



Ben de bir gün göçecektim elbet,



İki Mustafa Kemâl var, iyi bilin,



Ben işte, o ikincisi sonsuzlukta,



Ruh gibi bir şey, görünmez,



İnanın, Mustafa Kemâl'ler tükenmez...



 



Hep kardeşliğe, sonsuza giden yolda,



Bilimin, Yapıcılığın aydınlığında,



Güzel düşünceler, soyut fikirlerde ben,



Evrensel, yepyeni buluşlarda,



Geriliği kovmuşum ben. Dönmez!



İnanın, Mustafa Kemâl'ler tükenmez...



 



Başın mı dertte, beni hatırla.



Duy beni en sıkıldığın an.



Baştan sona, her şeyiyle bu vatan,



Sakın ağlamasın Kasımlarda!



Fatihler, Kanuni'ler ölmez,



İnanın, Mustafa Kemâl'ler TÜKENMEZ!...



 



             Halim YAĞCIOĞLU

383
Atatürk, ağaçsız yurt topraklarından üzüntü duyardı. Aşağıda onun ağacı nasıl sevdiğini belirten bir yazı okuyacaksınız.

 

Atatürk tabiatı ve ağacı çok severdi. Ankara'daki Orman Çiftliğini boz topraktan ormanlık haline soktu. Ağaçların dikilişini, tutuşunu, büyüyüşünü adım adım kollardı. Akköprü tarafından Çiftlik'e giden yolun etrafındaki boş topraklar meyvelik olmuştu. Bir gün bu meyvelikten geçerken birdenbire şoförüne:

 

— Dur dedi.

Arabadan inerek orada bulunanlara:

 

— Burada bir iğde ağacı vardı, ne oldu? diye sordu. Kimse iğde ağacını bilmiyordu. Atatürk'ün biraz önceki neşesi kalmamıştı. Çünkü Çiftlik'in ilk çorak günlerinin yeşilliği sökülüp atılmıştı. Yol

boyunca hep iğde ağacını aradı.

 

— İğde, yaşlanmış ve çelimsiz bir ağaçtı. Fakat yaşıyordu. Baharda güzel kokular veriyordu, diye sızlandı.

Atatürk, İstanbul'daki büyük ağaçtan gördükçe:

 

— Bunlar da güzel ama, ben yapraklarının ve dallarının her yıl ne kadar büyüdüğünü gördüğüm ağaçlarımı seviyorum, derdi.

Vatanı yeşil ve bayındır görmek için çok çalıştı. Yalova'yı, Florya'yı o değerlendirmişti. Bursa'yı bir kaplıca şehri yapmak için uğraşıp durmuştu. Planlı Ankara onun fikri idi.

Çankaya'daki bahçesini yapan memur şu fıkrayı anlatmıştı.

 

Bahçeyi dolaşıyorduk. Çok ihtiyar ve geniş bir ağaç Atatürk'ün geçeceği yolu kapıyordu. Ağacın bir yanı havuz, bir yanı dik bir yokuştu. Atatürk ağaca yaslanarak güçlükle karşı tarafa geçti. Atıldım,

 

— Emrederseniz hemen keseyim, efendim, dedim.

Yüzüme baktı:

 

— Sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin? dedi.

 

Falih Rıfkı ATAY

 





 



 

toprağa bir fidan diktiğimizde,yepyeni bir yaşamı dünyaya getiririz.

orman haftası bunu hiç yapamıyanlar için bir fırsattır,bir fidanı esirgemeyiniz.

384
Gazi Çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladık. Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.

- Merhaba nine



Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;

- Merhaba dedi.



- Nereden gelip nereye gidiyorsun?



Kadın şöyle bir duralayıp,

- Neden sordun ki, dedi. Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?



Paşa gülümsedi.

- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı.



-Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim. Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.



- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?



- Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da.... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum.  Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı. Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.



- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü sertleşti.



- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver.



Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek,



- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu. Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum. Anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk  işte karşında duruyor. Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türrk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı;



- Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.

Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi; "Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine benim bütçemden üç inek verin armağanım olsun."



(Alıntıdır)

385
Atatürk’ün izinde olmak nedir?..



Anıtkabir’de vals yaptırıp, defile düzenleyerek eğlenmek midir.

Atatürkçülük!/. Yoksa kurduğu Cumhuriyeti korumak ve kollamak için evladını askere gönderip vatan uğruna şehit olmasını göze almak, bu acı ile yanmak mıdır?..



Kim daha candan Atatürkçüdür?..



Hayata gözlerini “Esselamün” diye kapatan bir müslüman olan Mustafa Kemal Paşa’nın kabrinde, mezarının tepesinde vals çaldırıp abesle iştigal eden Ankara’nın malum zevatı mı ?..



Yoksa başında başörtüsü ile, sağ kalan evladının diploma törenini izlemek isteyen, ama yavrusunun bitirdiğini üniversite kapısından sokulmayan şehit anası mı?..



Pazar gecesi televizyonda haberleri izlerken aklım durmuştu!.. Gördüklerimin bana göre bir izah tarzı yoktu. Anıtkabir’de vals nağmeleri yükseliyor, kadın ve erkek manken, kabrin mozoleye giden merdivenlerinde dans ediyorlar!..



Müslüman kabrinde neler oluyor?!.



Siyasiler, Askerler, bürokratlar, eşleri dostları toplanmış seyrediyorlar.



Neşe içerisindeler...



Atatürk’ü anıyorlar !.. Emanet ettiği ülkeyi ne kadar mutlu, refah ve çağdaş kıldıklarını göstermek için Anıtkabir’de adeta festival düzenlenmiş, vals yapılarak “muassır” takılınıyor,”muassırlığa ulaştık” işareti veriliyor..



Mustafa Kemal Paşa’nın tarifsiz kederler içindeki ruhu taciz ediliyor..



İki gün geçiyor..



Gazetelerde şu haberi okuyoruz...



“Başörtülü şehit annesini üniversiteye sokmadılar.Dikkatinizi çekiyorum,  türbanlı değil başörtülü..



Haberi okuyoruz..



“Bir şehit annesi olan Sabire Karşı, başörtülü olduğu gerekçesiyle fakültesini derece ile bitiren kızının mezuniyet coşkusunu yaşayamadı. Konuşurken gözyaşlarına hakim olamayan Sabire Karşı,  Ben bu ülke için evladımı şehit verdim. Binbir güçlükle okuttuğum kızımın başarısını göremedim. Kapıda sanki bir suçlu gibi geri çevrildim. ‘ dedi.”



Ve rektör



Üniversitenin Rektörü Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz ‘ın şehit anasını kabul etmediği törende yaptığı konuşma ise dudaklarda acı tebessüm bırakacak kadar trajikomikti.. Prof. Sütbeyaz, evrensel değerlerin kurumsallaşması, bilimin gelişmesi öncelikle milli birlik ve beraberliğin, ülkenin bölünmez bütünlüğünün güvence altına alındığı bağımsız bir devlet, özgür bir vatan gerektirdiğini vurguladı.



Ülkenin bölünmez bütünlüğü için oğlunu toprağa veren “ana”yı yavrusunun diplomasını alışını izlemesine engel olarak.



Şehit annesi Sabire Karşıyaşadıkları karşısında,”. Ama her şeye rağmen ülkemiz için yaşamaya ve çalışmaya devam edeceğiz." dedi.



Şimdi Anıtkabir’i taciz eden vals ekibine sesleniyorum...



Başörtülü şehit anasını üniversite kapısında mahzun bırakılmasında, birinci dereceden sorumlu siz muhteremlersiniz.. Bu “ana”ya borçlusunuz, borçluyuz..



Tüm şehit analarına borçluyuz...



Çocuklarının kanı yerde kalmıştır...



Eşkiyalar, memleketin göbeğinde elde silah dağ bayır gezmektedir.



Memleketi ele geçirme hesapları yapmaktadırlar. Atatürk’ün adına “içimizde” diye yemin ederek göreve atılanlar, ettikleri yemini unutamazlar. ABD ve AB’den gelen rüzgarlara kapılamazlar.”Vazifeye atılmak için içinde bulundukları vaziyetin imkan ve şeraitini” düşünemezler. Tatbikat kahramanlığı ve Anıtkabir törenleri ile Ata’ya bağlılıklarını ispat edemezler.”Ülkenin bölünmez bütünlüğünün güvence altına alındığı bağımsız bir devlet, özgür bir vatan gerektiğinden” söz eden rektörler, üniversiteye sokmadıkları şehit analarının saçının tek teline, başörtüsünün bezine kurban olmak zorunda olduklarını bilmek ona göre davranmak zorundadırlar. Söyledikleri gibi “özgür bir vatan” için mekan şaşkını vals mürettebatı değil, göğsünü düşmana açmış vatan evlatlarını doğuracak analara ihtiyaç olduğunu bilmelidirler.



Hepimiz bilmeliyiz ki;



Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının şehit kanları üzerine kurduğu bu Cumhuriyetin en kutsal değerlerinin başında şehit anaları gelir.. Onların dokunulmazlığı vardır.. İtilip kakkılmaları bir yana el üstünde tutulmaları mecburidir...



Yoksa bu devlet yıkılır gider...



Yedi düvelin hala zorlayıp yıkamadığı bu ülke...



Şehit anaları taciz edilirse yok oluverir...



Bu arada ...



Bu meseleden sebeplenmeye çalışan iktidardaki siyasilere ne demeli?..



Ne demeli döktükleri göz yaşlarına!..





alıntıdır.



kaynak:internethaber.com





bu yazıyı yazan behiç kılıç a helal olsun diyorum o kadar.............

386
Atatürk hakkında aşağıdakilerden hangisini biliyorsunuz? (Araştırmacı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı`nın `İçimizden Biri Atatürk` adlı yazısından alıntıdır)







-Atatürk`ün dünyada `başöğretmen` sıfatlı tek lider olduğunu

 

-Bir geometri kitabı yazdığını. Üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasını bu yazdığı kitapla bizzat Mustafa Kemal olduğunu  

 

-Bir röportajda "Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?" diye sorulur, Atatürk: "Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için. Davet gelirse düşünürüz". BM yasasını değiştirir ve ilk davet edilen ülke biz oluruz  

 

-Yıl 1938, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı dönemi. Birden çok sıkılır ve yanında duran yüz yirmiden fazla kişiye döner ve aynen şöyle der: "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim"  

 

-Yıl 2000, ABD Başkanı`nın milenyum mesajından bir alıntı : "Bugün milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk' tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir"  



-Yıl 1938, Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiir`den alıntı : "Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir"  



-Norveççe`de `Atatürk gibi olmak` diye bir deyim olduğunu



-Kurtuluş Savaşında rütbe alan bir çok kadın askerlerimiz var. Ama dünya tarihine geçen tek bir üsteğmenimiz var; 700 erkek, 43 kadından oluşan bir müfrezenin reiseliğine bizzat Atatürk tarafından atanmış Üstteğmen Kara Fatma  

 

-Atatürk çiçeği`nin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın`in koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını  



-Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu  

 

-`Mimber` adında bir gazete çıkarttığını ve 52 sayı yayımlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi geçtiğini



-Yıl 1996, Haiti Cumhurbaşkanı vasiyetinde mezar taşına yazılmasını istediği metni bırakmıştır. Diyor ki: "Bütün ömrüm boyunca Türkiye'nin lideri Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm"  



-Yıl 2005, Amerika'nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr. Johns`un önerisi "Türkiye ekonomiyle savaşta bir tek Atatürk' ü örnek alsın yeter"

387
SABiHA GOKCEN anlatiyor..

>>> >>Gazi Ciftliginde dolasip hava alirken oldukca yasli bir kadina

>>> >>rasladik.

>>> >>Ataturk attan inerek bu ihtiyar kadinin yanina sokuldu.

>>> >>

>>> >>- Merhaba nine.

>>> >>

>>> >>Kadin Ata'nin yuzune bakarak hafif bir sesle;

>>> >>- Merhaba dedi.

>>> >>- Nereden gelip nereye gidiyorsun?

>>> >>Kadin soyle bir duralayip,

>>> >>- Neden sordun ki, dedi. Buralarin sahabisi misin? Yoksa bekcisi

>>> >>mi?

>>> >>Pasa gulumsedi.

>>> >>- Ne sahibiyim ne de bekcisiyim nine. Bu topraklar Turk

>>>milletinin

>>> >>malidir. Buranin bekcisi de Turk milletinin kendisidir. Simdi

>>> >>nereden gelip nereye gittigini soyleyecek misin?

>>> >>Kadin basini salladi.

>>> >>- Tabii soyleyecegim, ben Sincan'nin koylerindenim bey, otun guc

>>> >>bittigi, atin gec yetisdigi kavruk koylerinden birindeyim. Bizim

>>> >>mihtar bana bilet aldi trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.

>>> >>- Muhtar nicin Ankara'ya gonderdi

>>> >>seni?

>>> >>- Gazi Pasamizi gormem icin. Basini pek agrittim da... Benim iki

>>> >>oglum gavur harbinde sehit dustu. Memleketi gavurdan kurtaran

>>> >>kisiyi bir kez gormeden olmeyeyim diye hep dua ettim durdum.

>>> >>Ruyalarima girdi Gazi Pasa. Ben de gun demeyip mihtara anlatinca, o

>>> >>da bana bilet aliverip saldi Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu

>>> >>neyi de bilemedigimden iste

>>>agsamdan belli boyle kendimi ordan

>>> >>oraya vurup duruyom bey.                       >>

>>> >>- Senin Gazi Pasa'dan baska bir istegin var mi?

>>> >>Kadinin birden yuzu sertlesti.

>>> >>- Tovbe de bey tovbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim

>>> >>vatanimizi kurtardi. Bizi dusmanin elinden kurtardi. Sehitlerimizin

>>> >>mezarlarini onlara cignetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun

>>> >>sayesinde simdi istedigimiz gibi yasiyoruz. Sunun bunun gavur

>>> >>dolunun kopegi olmaktan onun sayesinde kurtulmadik mi?

>>> >>Buralara bir defa yuzunu gormek, ona sagol pasam! Demek icin

>>> >>dustum. Onu gormeden olursem gozlerim acik gidecek.

>>> >>Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardim ediver de Gazi

>>>

>>> >>Pasayi bulacagim yeri deyiver.

>>> >>Ataturk'un gozleri dolu dolu olmustu, cok duygulandigi her halinden

>>> >>belliydi.

>>> >>Bana donerek;

>>> >>- Goruyorsun ya Gokcen, iste bu bizim insanimizdir... Benim koylum,

>>> >>benim vefali Turk anamdir

>>> >>bu.

>>> >>Attan indim. Yasli kadinin elini tuttum anacigim dedim, sen gokte

>>> >>aradigini yerde buldun, ruyalarini susleyen, seni buralara kadar

>>> >>kosturan Gazi Pasa yani Ataturk iste karsinda duruyor.

>>> >>Koylu kadin bu sozleri duyunca saskina dondu. Elindeki degnegi yere

>>> >>firlatip, Ataturk'un ellerine sarildi. Gorulecek bir manzaraydi bu.

>>> >>Ikisi de agliyordu. Iki Turk insanın, biri kurtarici, biri

>>> >>kurtarilan, ana ogul gibi sarmas dolas agliyorlardi. Yasli kadin

>>> >>belki on defa optu Ata'nin ellerini. Ata da onun

>>>ellerini optu.

>>> >>Sonra heybesinden kucuk bir paket cikartti. Daha dogrusu beze

>>> >>sarilmis bir koy peyniri.

>>> >>Bunu Ataturk'e uzatti;

>>> >>- Tek inegimim sutunden kendi ellerimle yaptim Gazi Pasa, bunu sana

>>> >>hediye getirdim. Seversen gene yapip getiririm.

>>> >>

>>> >>Pasa hemen orada bezi acip peyniri yedi. Cok begendigini soyledi.

>>> >>Sonra birlikte koske kadar gittik. Oradakilere su emri verdi;

>>> >>

>>> >>-"Bu anamizi alin burada iki gun konuk edin. Sonra koyune goturun.

>>> >>Giderken de kendisine uc inek verin benim armaganim olsun.

          "Ne diyelim "al ***** git !!!" diyenlere

388
MUSTAFA KEMAL  HAKKINDA BILINMESI GEREKEN 30 ÖZEL SEY



1."ATA" LAFINI SEVMEZDI









"Atatürk" hitabini ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Baskani bir

konusmasinda kullanmis, Mustafa Kemal de çok begenerek soyadi olarak

almisti.Kendisine Ata" diye hitap edilmesinden hiç hoslanmazdi.



2.EN SEVDIGI YEMEK



Manastir Askeri Lisesi yillarindan kalan bir aliskanlikla hayati

boyunca

en sevdigi yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldi. Tatliya düskün

degildi

ama cani istediginde çok sevdigi gül reçelini tercih ederdi.



3.EN BÜYÜK HAYALI DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI

Ömrü yetseydi bir dünya turuna çikip Türk dili ve tarihi üzerindeki

çalismalarini genisletmek en büyük hayaliydi.



4.BASUCU KITABI "ÇALIKUSU" YDU.

Binlerce kitabi vardi.Ama bunlarin arasinda bir tanesini hayati boyunca

hatta cephede bile basucundan ayirmadi. Resat Nuri Güntekin'in ünlü

Çalikusu" romanini hep yaninda tasir, her gün rastgele bir yerinden

açar,birkaç sayfa okurdu.



5.KABUL SALONUNDAK. AT YAVRUSU

Atlardan sonra en sevdigi hayvan köpekti. "Fox" adini verdigi köpegi,

Gazi`nin yataginin ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düskünlügü o

dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni dogmus bir tayla

annesinin Çankaya Köskü kabul salonuna getirilmesini bile emretmisti.



6.TAM BIR SALON ADAMI

En sevdigi dans valsti. Müzik zevki çesitlilik gösteriyordu.Klasik Bati

müzigi disinda Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.



7.GÖMLEKLERININ TÜMÜ BEYAZDI

Gömleklerinin hepsi beyazdi. Bu gömlekler ilk yillarda Isviçre`de özel

olarak dikilirken sonra yerli mali kullanma kampanyasina öncülük

edebilmek için Beyoglu`nda bir terziye diktirilmeye baslanmisti.



8.DOLABINDA LACIVERTE YER YOKTU

Takim elbiselerinin tasarimlarini hep kendisi çizerdi.Lacivert takim

giymeyi sevmezdi.



9.ÖLÇÜLERI

Boyu 1.74 idi.Hayatinin son dönemlerine kadar 76 olan kilosu

hastaliginin

ilerlemeye baslamasiyla 46'ya kadar düsmüstü. 43 numara siyah rugan

ayakkabi giyerdi.



10.RUMELI SIVESI

Özenli ve temiz bir Türkçe konusurdu. Ancak bazi kelimeleri Rumeli

sivesiyle telaffuz ederdi.



11.HAZIN BIR HIKAYE

Hayatinda bir dönem çok önemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden

sonra hayatina trajik bir sekilde son veren Fikriye Hanim`in mezarinin

nerede oldugu bilinmiyor.



12.CUMHURBASKANLIGINDAN SIKILIYORDU.

Hayatinin çogunu geçirdigi savas cephelerinden sonra Cumhurbaskani

olarak geçirdigi yillar ona bir tecrit yasantisi gibi geliyor, çok sevdigi

halkindan ve sade bir vatandas yasamindan uzaklastigini düsünüyordu.



13.PAPA`NIN TEMSILCISINE ELBISE

Kiyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarinin dini kiyafetleriyle

sokaga çikmalari yasaklaninca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi

Kemal Milasli eliyle bir koleksiyon hazirlatti.



14.KENDISI TIRAS OLMAZDI.

Sabah kahvaltilariyla arasi hiç hos degildi.Yataktan kalkar kalkmaz

odasindaki divanin üzerine bagdas kurarak oturur, günün ilk kahvesini

sigarasini içerdi.Bir özelligi de kendi kendine tiras olmamasiydi.

 







15.DÜZEN TAKINTISI VARDI

evlerde bile egri duran esyalari

düzeltmeden rahat edemezdi.



16.HOSGÖRÜLÜ LIDER

Köylünün birinin gazete kagidina sardigi tütünü içmeye çalisirken eli

yanmis,"Alin bunu kendi içsin" diyerek Atatürk`e küfretmisti.Mahkemeye

çikarilacakti. Atatürk olayi dinledikten sonra "Onu mahkemeye

vereceginize dogru dürüst sigara içmesini temin edin" dedi.



17.SIGARA PAZARLIGI

Hastaliginin baslangicinda kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde

kaç paket sigara içtigini sormus, Atatürk "sekiz" demisti. Doktor bunu

günde bir pakete indirmesi gerektigini söyleyince gülümseyerek cevap

vermisti:"Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacagim".



18."BU NASIL HALKÇILIK?"

Bir sabah milletvekilleri ile trene binmisti.Kondüktörün

milletvekillerinden bilet parasi almamasina sasirmis nedenini

sormustu.Trenin milletvekillerine bedava oldugunu ögrenince epey

sinirlenmis, "Ne de güzel halkç.l.k ama" demisti.



19."LAIKLIK ADAM OLMAKTIR!"

Ilk mecliste bir oturum sirasinda üyelerden biri laikligin ne manaya

geldigini anlamadigini söyleyince Gazi çok sinirlenmis ve elini kürsüye

vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermisti: "Adam olmak

demektir hocam,adam olmak!"



20.KURBANLARI BAGISLARDI

Gittigi yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz

böyle durumlarda sirtini döner yada kesilmelerini engellerdi.



21.YABANCI DILE MERAKI

Askeri lisede ögrenmeye basladigi Fransizca'yi sonraki yillarda

gelistirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardi. Konusurken araya Fransizca

sözcükler de eklerdi.



22.FASULYESINE POKER

Kumardan hoslanmaz ama arkadaslariyla fasulyesine poker oynardi.Oyun

sonunda kazandiklarini iade ederdi.



23.KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI

Cephelerde düsmanla gögüs gögüse savasmis biri olarak en ilginç

özelligi

savas meydanlari disinda kan görünce fenalasmasiydi.



24.KULAKLARI DUYAN TEK KISI.

Fransiz tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiginde Gazi`nin kulaklarinin

duyuyor olmasina sasirmis anilarinda bunu espirili bir dille

anlatmisti:"T.C`de bir tane kulaklari duyan kisi var onu da Cumhurbaskani

yapmislar".



25.BIR RICASI BAS AÇTIRDI

Bir gün halk arasinda dolasirken çarsafli bir kadina rastlamis, "Hafiz

Hanim benim hatirim için basindaki örtüyü açar misin?" diye sormustu.

Kadin bas örtüsünü açarak , Atatürk`ün önünde egildi ve ellerini öptü.



26.BILARDO VE YÜZME

Sportmen kisiligi vardi. Her gün at biner , yüzmeye gider ve bilardo

oynardi.



27.EN BASARILI DERS.

E.itim hayati boyunca en basarili dersi matematikti. Pozitif bilimlere

ilgisi hayati boyunca sürdü.



28.YAGCILARA GEÇIT YOK

Yagcila çok kiardi Bir aksm sofrasida kendisine gereksiz sekilde

iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.



29.SON YILBASI GECESI

1937`yi 1938`e baglayan son yilbasi gecesini Disisleri Bakani Tevfik

Rustu Aras ile bas basa gecirmisti. O gece dolabindaki bazi elbiseleri bakana

hediye etmisti.



30.KÖSKTEKI GUVERCINLIK

Kuslari çok severdi.Çankaya Köskü`nde özel bir bakicinin ilgilendigi

güvercinligi vardi

 

 

 

İÇİNDE  GERÇEKTEN  YENİ ÖĞRENDİĞİM  ANEKDOTLARDA VAR . SİZE DE BİR  KATKIM OLMUŞTUR  SANIRIM .

389
Arkadaşlar elime cok güzel bir kitap gecti ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Dünyanın önde gelen devlet adamlarıyla gazetelerinin Atatürk hakkındaki düşüncelerini buraya hergün 5 tane olacak şekilde yazacağım. Yorumlarınızı esirgemeyin.




   Alıntı:
   
   
      
         
            ALMANYA



Onda büyük bir asker, dahi bir devlet adam ve tarihsel kişiliğe sahip biri yitirilmiştir.

Adolf Hitler



Bir yenilginin uçurumuna düşmesine karşın, ilkin sonuçsuz sanılan Bağımsızlık Mücadelesini yapan

Türk Ulusu, önünde saygıyla eğilmeden bu satırlara son veremez. Zafer neşesiyle kendinden geçmiş

bir diplomasinin kararını "Hayır!" diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak örneğini biz Almanlar,

Türklere borçluyuz.

Alman Askeri Dergisi Vissen Und Vehr



Tutsaklığa mahkum edilmiş bir bağımsızlık hakkın güçle kazanmış, idam fermanını yırtıp

düşmanlarının suratına fırlatan adamdır. Atatürk, bağımsızlık duygusunu taşıyan bütün uluslar için,

ölmez bir simgedir.

Alman Basını



Bütün dünya 10 Kasım'da, biz Almanların da dostluk ve saygıyla bağlı olduğumuz bir kişinin

yaşamını ve eserlerini takdirle anmaktadır. Atatürk bir asker olarak, amansız ve üstelik bazı

anlarında umutsuz gözüken bir mücadeleden muzaffer çıkmış ve sonra da devlet sorumluluğunu

üzerine almıştır. 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin ilan, onun diplomatik dahiliğinin bir

eseridir. Türk devletinin demokratik gelişmesini engelleyen, geçmişten kalma bazı gelenek, görenek

ve alışkanlıkların değiştirilmesi ya da kaldırılması gerekiyordu. O cesurca ve azimlice ülkülere sahipti,

yılmak bilmeyen bir yaratıcılıkla eserlerini gerçekleştirmeye başladı. Atatürk, Almanlarla geleneksel,

yürekten ve karşılıklı güvene dayanan ilişkiler kurmuş ve sürdürmüştür.

Batı Almanya Cumhurbaşkanı Ludwig ERHARD



Almanya, Atatürk'ün yaptığına ve mücadelesine hayrandır. O'nda, tarihsel eseri, özgürlüğü seven

bütün uluslar için bir simge olarak kalacak erkli bir kişilik görmektedir.

Berlin, Alman Ajansı
         
      
   
   

390
Norvec Dil ve Kulturunde "Ataturk Gibi Dusunmek!!!"/sunumu izlemenizi tavsiye ederim..



Dünya varolduğundan bu yana sosyal, politik ve ticari anlamda sıkı ilişki içerisine girmediğimiz bir ülkenin, Ulu Önderimizi bu denli derin anlayarak, değerlendirerek deyimlerinde  yer almasını yaratmak, bizdeki geri kafalılar ve bilhassa uydum akıllıları bir an için tekrar düşündürebilecekse ne ala.



Kalın sağlıcakla.



A.B.



 



Norvec dilinde "Mustafa Kemal gibi  düsünmek" deyimi (sunum içerikli)



     Sunum için mutlaka ingilizce  veya Almanca bölümüne

   tiklamanizi israrla tavsiye ederim.

Günümüzdeki alt

kimlik, üst kimlik tartismalarina  

 çok iyi gönderme için dikkatinize sunulur.  

 

         

 



 Mustafa Kemal Gibi Düsünmek!..    

 Tarih, 18 Mayis 2002... Yer, italya'nin Perugia

kenti...  

    Genç Türk isadami Utku Oguz, bilgisayarinda

kayitli

son Atatürk fotografini    projeksiyon makinesinin aydinlattigi

duvara yansitip sözlerini tamamladi:

    - iste, Anadolu aydinlanmasinin temeli olan

        Türk   Devrimi budur...

 Perugia'nin önde gelen kisilerinin olusturdugu  

 Felsefe ve Tarih Kulübü'nün

 üyeleri ve konuklar büyük bir coskuyla alkisladilar  

 genç adami. Genç

 adam da bir saatlik ''1918 - 1939 arasi Türkiye ve  

 Atatürk Reformlari''

 konferansinin gördügü ilgiden mutlu, biraz da  

 saskindi!..

 

   Kulübün baskan yardimcisi italyan dostu bir süre

önce, "su hayrani oldugun ve her karsilasmamizda

bana anlatip durdugun Atatürk'ü bizim  kulüp üyelerine de

anlatir misin?'' dediginde hiç tereddütsüz kabul etmis,

ama böylesine yogun bir ilgi ve heyecanla

karsilanacagini düsünmemisti...



 Ama Utku Oguz için o 18 Mayis gecesini asla

unutulmayacak kilan yorum,orada    

 konuk olarak bulunan yasli bir Norveçliden geldi:

   

 - Norveç dilinde ''Mustafa Kemal gibi düsünmek''

diye bir deyim vardir...  

 

 Herhangi bir problem karsisinda, çözümü imkansiz

oldugu düsüncesiyle  hemen kestirmeden teslim olma

egiliminde olan, ne

 yapip edip bir çözüm  

 üretmek için yaraticiligini zorlama zahmetine

katlanmak  istemeyen ruh ve zihin tembeli kisilere

söylenir bu  söz... Bu tip insanlara  derhal, ''Hayir,

yaniliyorsun bu problemin mutlaka   bir çözümü olmali, biraz

 da Mustafa Kemal gibi düsün'' deriz... Ancak sizin  

 bu geceki sunusunuzdan  sonra bu sözün arkasindaki anlami



çok  daha derin bir sekilde kavramis durumdayim; bu güzel  

 fotograflar  esliginde  yaptiginiz sunusunuz bana bu yasimda

bir sey daha  ögretti; yani benim  anadilim olan Norveçceye

yerlesmis olan eski bir  deyimin arkasindaki

 gerçek ve derin anlami!.. Size bunun için  minnettarim...

 



 Genç Türk'ün gözleri yasardi... Dünyanin bir baska

ucundaki ülkenin anadiline bir deyim olarak yerlesmis

büyük

devrimciyi bir kez daha minnet ve özlemle

 andi... Yalnizca bir saatlik bir konferans  

olarak planlanan gece ancak 19 Mayisin ilk saatlerinde

sona erebildi.

 

 

 Saatlerce süren tartisma ve yorumlar ise su ortak  

 yargiyla sonuçlandi:

- Atatürk Devrimleri bütün ulkelere uygulanabilecek

evrensel bir reçetedir...    Zira din ve etnik ayrim

temellerine dayanmayan çagdas devlet modeli ne  

 kadar çok ülkede uygulanirsa, dünya o kadar daha

huzur ve baris içinde bir yer olacaktir...    

 Genç adam gecenin sessizliginde yürürken büyük bir



sizisiyla ''Türk Devrimi'ni yikmak için yola çikan karsi

devrimciligin ülkeyi sürükledigi batakligi, 'baska çare yok'

diyerek IMF'nin önünde boyun büken siyasetcileri''  

 düsündü. Sonra büyük bir heyecan ve coskuyla yasli

Norveçlinin bu kölelik  zincirini kirmak için müthis bir

formül sundugunu animsadi:  

 

 - Mustafa Kemal gibi düsünmek!.......  

..............  

 SUNUM iÇiN: (iNGiLiZCE)



   

391
Bu günlerde sayısı artan ve M.Kemal Atatürk üzerinden dini kullanarak kendilerini halka kabul ettirmeye çalışan insanlara rastlamaktayım...



        Ataürkü 'dindar' sıfatında tanımlayım üzernden milliyetçı proganda yapmaktadırlar ... Bu ve bunun gibi kişiler için Atatürk milliyetçiliğini tekrar aktarıyorum...



         M.Kemal daha önce belirttiğim gibi fikri, yapısı, itibari ile inkılapçılık mantığıyla hareket etmiş imkan ve fırsat olursa kökten bir değişim yapabileceğini fikirleri ile belirginleştirmiş idi.



         Milliyetçiliği ırk,din.renk,köken birliği aramaksızın anadoluda yaşayan bütün halkları kardeş olarak olarak tanımlamıştır...Bu ülke topraklarının özgürlüğü için bu topraklar üzerinde yaşayan bütün halklar kan dökmüş ve savaşmışlardır...



         Atatürk milliyetçiliği 'Halkların kardeşliğini öğütlemektedir.'

Sayfa: 1 ... 22 23 24 ... 99