Forum Zero

Türkiyem => Atatürk ve Diğer Türk Önderlerimiz => Konuyu başlatan: Zero - 25 Şubat 2011, 17:48:30

Başlık: ATATÜRK ve Ağız Diş Sağlığı
Gönderen: Zero - 25 Şubat 2011, 17:48:30
ATATURK'UN ASKERI, SOSYAL VE SIYASI YONLERI ILE ILGILI COK SAYIDA ESER OLDUGU GIBI, HASTALIGI VE SAGLIK HAYATI ILE ILGILI KITAPLAR DA YAZILMISTIR. DIS VE AGIZ SAGLIGI GENEL VUCUT SAGLIGI ILE YAKINDAN ILGILI OLDUGUNDAN ATATURK'UMUZUN ONCE GENEL SAGLIGINA KISACA DEGINELIM:



Mustafa Kemal cocuklugunda sitma haricinde, alisagelmis cocukluk hastaliklarindan baska onemli hastalik gecirmemistir. Genc yaslarinda ise idrar yollari enfeksiyonu gecirmis ve bu sonralari tekrarlayarak ileride sol bobreginin enfeksiyona sebep olmustur. 1911-1912 Trablusgarb savasinda cok siddetli bir goz enfeksiyonu gecirmis, gozu sismis, kanlanmis ve kapanmistir.



Burada zorlukla ikna edilerek hastaneye tedaviye gonderilmistir. Anafartalar savasinin sonlarinda, 1916 yilinda, ingilizlerin yarimadayi bosaltmalarindan bir ay evvel, Mustafa Kemal'in atesi yukselmis ve bir akciger iltihabi ile yataga dusmustur. Bu nedenle planladigi Anafartalar zaferinin son gunlerini gorememistir. Cunku Dr. ibrahim Tali Bey'in ve arkadaslarinin uyari ve israriyla gorevi Fevzi Pasa'ya devrederek istanbul'a donmustur. 1918 yili sonlarinda Yildirim ordulari komutani iken bobrek agrilari baslamis ve hekimlerin onerileri ile Viyana ve Karlsbad kaplicalarina tedaviye gitmistir.





Mustafa Kemal Pasa 1919 yilinda Istanbul'da su anda muze olan Sisli'deki evinde kaldigi aylar zarfinda, bir sure de kulagindan rahatsizlanmistir. Fakat bu hastalik 15 Mayis'ta onun 3.Ordu Mufettisi olarak Samsun'a hareketini onleyememistir. Mustafa Kemal Samsun'a ayak basar basmaz yeniden baslayan bobrek agrilarini dindirmek icin Havza'ya giderek 25 Mayis-12 Haziran 1919 tarihleri arasinda kaplica kuru almistir. Bu arada tekrar sitmaya yakalanmis olan Ataturk'un 2.inonu Savasi'nda sonra, 1921 Nisan ayinda sol yanaginda buyuk bir ciban cikmistir. Ayni yil Agustos ayinda ise attan duserek uc kaburgasi kirilmistir. 1923 senesinde de ufak tefek kalp rahatsizliklari gecirmeye baslamis, bu rahatsizliklar 1924'de iki kere tekrarlamis ve 1927'de infarktus seklinde ortaya cikmistir.



Kuvvetli bunyesi sayesinde, uzun seneler sihhati duzgun giden Ataturk 1936 Kasimi ortalarinda bir gece gec vakit bahceye cikarak usutmus ve cigerlerinde kan toplanmasi ile olusan ve yuksek atesle seyreden bir hastalik daha gecirmistir. 1936 senesi sonlarinda Ataturk'un genel durumunda bir duskunluk, bir halsizlik baslamissa da henuz Ata'nin sagligindan ciddi bir sIkayeti olmamistir. Ancak 1937 baslarinda gorulen ve sIk sIk tekrarlayan burun kanamalari, karin ve bilhassa bacaklardaki kasintilar gibi belirtiler kisa zamanda sonun baslangici olarak ortaya cikmislar ve boylece baslayan o amansiz hastalik (karaciger atrofik sirozu) olum nedeni olmustur.



 Ataturk'un karaciger rahatsizligi teshisi ilk defa Dr. Nihad Resat Belger tarafindan konulmustur (Ocak 1938). Ataturk'u muayene ve tedavi eden bircok doktorun, Ataturk'de 1937 senesi baslarinda gorulen burun kanamalari ve kasintilarin karaciger hastaligina bagli oldugunu dusunmemis olmalari hala tartisma konusudur ?



Ataturk'un son hastaliginin gec teshis edilmis olmasi, sagliginda biraz duzelme oldugu zaman; iradesine asiri guveni yuzunden hemen ayaga kalkmak istemesi ve siyasi problemlerde gorev basinda olmak istemesi ve caliskanligi gibi faktorler Ataturk'un hastaligini kisa zamanda gelistiren ve siddetlendiren talihsiz sebeplerden olmustur.



Ataturk'un agiz sagligini genel vucut sagligindan ayri dusunmeden, onun savas alanlarinda gecirdigi stresli ve yorucu yillar cercevesinde dusunmeli ve degerlendirmeliyiz. Ayrica Osmanli'larin son devresi ile yeni Turkiye Cumhuriyeti'nde dishekimliginin durumu hesaba katilmalidir. Prof.Dr. Bedii Sehsuvaroglu'nun Ataturk'un saglik hayati kitabinda Gazi'nin dislerinden rahatsiz oldugu ve son senelerde agzinda bir total protez tasidigini ve discisinin de II. Abdulhamit'in discisi olan Musevi asilli bir pratisyen (Sami Gunzberg) oldugunu belirtmektedir.



Ataturk'un agiz ve dis sagligi konusunda bilgi edinebilmek icin Sabiha Gokcen Hanimefendi'den randevu alarak evinde sohbetlerinden yararlandik. Konusmalarindan Ataturk'un manevi kizi oldugu 1925 yilinda da Ataturk'un protez tasidigini, Dr. Sami Bey'in Beyoglu'nda muayenehanesi oldugunu, kendilerinin de tedavi icin oraya gittiklerini, Dr. Gunzberg'in zaman zaman saraya gittigini, hatta buraya bir dis koltugu koyuldugunu, Ataturk'un olcusunun o zamanin sartlarinda alci ile alindigini ve bunun da Ataturk'de kusma refleksi dogurdugunu, bu olculerin Fransa'ya gonderildigini ve Ataturk'un olumunden once 1-2 ay icinde agzinda da kanamalar meydana geldigini belirttiler.



Ayrica Ataturk'un genel vucut temizligi gibi agiz bakimina da cok dikkat ettigini ve dis fircasinin bulundugunu bize aktardilar.



İncelemek icin cok kisa bir zaman ayirabildigim Ozel Sahingiray'in "Ataturk'un nobet defteri" adli kitabindan, 02 Mayis 1937 ve 22 Haziran 1973 tarihlerinde Sami Gunzberg'in Ataturk'un yanina gittigi belirtilmektedir. Bundan yakin bir zaman sonra 31 Ekim 1937 ve 3 Kasim 1937 tarihlerinde son zamanlarinda ziyaretcilerin kisitlandigi zamanda bile Sami Gunzberg'in Ataturk'u ziyaret ettigi bilinmektedir.



Yukarida yazdigim tarihteki ziyaretlerin bir kismi da muhtemelen protez veya agiz sagligi sorunlari ile ilgili olmalidir. Enver Behnan Sapolyo Kemal Ataturk ve Milli Mucadele Tarihi adli kitabinda "Fizyolojik Ariza" adli ve Ataturk'un disleri ile ilgili bolumu asagidaki gibidir: Buyuk Millet Meclisi, Cumhuriyet'i ilan ettikten sonra ilk Reisicumhurluga Ataturk'u secti. Kendisini Meclise davet ettiler. O gun bir nutuk verecekti. Fakat tarihi gunde nutuklarin en kisasini verdi. Bunun sebebini Bayan Afet'e su sekilde anlatmisti:



-Ben sana bilmedigin bir seyi anlatayim: Tarihi hadiselerin cereyani arasinda, bazen fizyolojik arizalar, muhim rol oynarlar. Tabiat ya mani olur yahut yardim eder. Cumhuriyet'i ilan etmek lazimdi. Hadiselerin seyri bunu icap ettiriyordu. Mecliste munakasalar cereyan ederken, beni davet ettiler. O heyecanli celsede soz soylemek benim aradigim isti. Uzun soz soyleyemedim. Cumhurreisi secildigim zaman Mecliste soyledigim nutuk da, en kisa beyanatlarimdan biridir.



Neden? Cunku dislerimi yeni cektirmistim. Yeni yapilan dislerim tecrube devresinde idi. Soz soylemeye basladigim vakit, ya islik gibi bir ses cikiyor, yahut da agzimdan dusuyordu. Bu sirada yapilacak hicbir care yoktu. Bu tabii hadise, siyasi hayatimin en muhim safhasina, boylece bir mani teskil etti. Kim bilir, uzun soylemedigim belki de isabetli olmustur. Diye dislerinden sIkayet etmistir.



Dr. Asim Arar, Son Gunlerinde Ataturk adli kitabinda, Sami Bey ve Ataturk'un dis etlerindeki kanama ile ilgili kismi su sekildedir.



-Ataturk'un son zamanlarinda ziyaretcilerin sIki surette tahdidine ragmen ara sira Ataturk'un bazi kimseleri, bizim haberimiz olmadan, kabul ettigini de ogreniyorduk. Ziyaretler hastayi yoracak, uzecek sekilde uzarsa zararli olabilirdi. Bunu da evvelden tayin etmeye imkan bulunamayacagi icin zaruri olmayan butun temaslar sureti kafiyede menedilmisti. Bu kisitlamaya ragmen Ataturk'un hoslandigi ve ziyaretine musaade ettigi birisinin ara sira saraya geldigi nihayet husule gelen vahim olabilecek bir hadise ile meydana cikti. Bir gun Neset Omer hocamiz da beraber Sarayin alt katinda "Mabeyn Dairesi" kisminda oturmus, sundan bundan bahsediyorduk.



Birdenbire yukaridan kosa kosa gelen birisi Ataturk'un agzindan kan gelmekte oldugunu haber verdi. Telasla yukariya ciktik. Evvela Neset Omer Bey hastanin yanina girdi ve meselenin mahiyetini anladi. Ataturk'un dis etlerinde "Flagelle" denilen bazi uzantilar vardi. Bunlarin kendisine rahatsizlik verdiginden ara sira bahseder fakat baktirmak hususuna yanasmazdi. Baska suretle koparilmasina da kan kaybi korkusuyla biz yanasmazdik. Bir gun Ataturk'un hosuna gittigini soyledigim ziyaretcilerinden S. ismindeki bir disci gelir ve hastanin huzuruna kabul edilir.



Ataturk, laf arasinda dis etlerindeki uzantilardan bahseder. Dis tabibi olan ziyaretci bu uzun etlerin ortadan kaldirilabilecegini soyleyerek bir makas ister ve makasi evvela yakip dezenfekte ettikten sonra uzantilari birer birer keser. Karaciger kifayetsizligi sebebiyle Kan pihtilasmadigi icin kesilen yerlerden siddetli kan akmaya baslayinca zavalli adamcagiz telas eder ve kani durdurmaya calissa da muvaffak olamaz. Korku ve endisesinden duser bayilir. Bize haber geldigi zaman vaziyet boyle idi.



Hemen Dr. M. Kemal'i cagirdik, icap eden tedavi yapilarak kan zorlukla durduruldu. Bu hadiseden sonra da ziyaretlerin yasak edilmesi isi son derece ciddiyetle tatbik edilmeye baslandi.



Niyazi Ahmet Banoglu, Nukte, Fikra ve Cizgileriyle Ataturk adli kitabinda Dr. M. Kemal'in agzindan ayni olayi farklmicimde anlatmistir:

-Bir gun dedi, muayenehanemde hastalarimla mesguldum. Telefonda Neset Omer:

-Ufak bir ariza oldu. Kan dondurucu ilaclari alarak saraya gel, diyordu. Telasla bu ilaclari eczaneden yaptirarak saraya kostum.



Dis protezi, dis etinde bir et kabarikligi yapmis, disci arkadasimiz hastaliginin esasini ve bu hastalikta kan durmasinin muskulatini bilmedigi icin bu kabarik eti kesmis ve koparmis. Muthis bir kanama olmus. Disci korkmus, benim hemen cagrilmam gerektigini soylemis. Bir taraftan yapilmasi icap eden tedbirlerini tatbik etmeyi unutmamis, kan durmus.

Ataturk, en tehlikeli zamanlarda bile muhitini yureklendirirdi. iste bu defa da etrafinda telas edenlere sukunet tavsiye etmek suretiyle itidalini muhafaza ediyordu. Hem de ehemmiyetsiz bir mudahalenin beklenilmeyen bir neticesi karsisinda telas eden, korkan disciyi yureklendirmis. Ben geldigim vakit, kanama tamamen durmustu. Tamponun kaldirilmasina ihtiyac yoktu. Onu yerinde biraktik. Ondan sonra kanama tekrarlamadi.



Prof. Dr. Afet inan, M. Kemal Ataturk'ten Yazdiklarim adli kitabinda dis hekimi ile ilgili konu su sekilde anlatilmaktadir: Ataturk'un gunluk yasantisi her zaman her milletle tatbikat sahasi bulur ve karsisinda imtihana cekilenler eksIk olmazdi. Bir ornek vermek icin su olayi anlatmaliyim. Bir gun dislerini tedavi etmek icin gelen hekime, o sirada benim elimde okudugum sosyoloji kitabindan, sorular sormaya basladi.







Tabi buna derhal cevap verecek durumda olmayan dis hekimi mahcup olmustur. Ben buna mudahale ederek hemen kitabi getirdim ve bunun pek yeni nesriyat oldugunu soyledim. Ataturk bir taraftan da isi sakaya getirerek dis hekimine soyle dedi. " Biliyorum siz kendi mesleginizde en buyuk basariyi gosteriyorsunuz, fakat bunun yani basinda baska meselelerle de ilgilenerek okumanizi tesvik etmek istedim ve bu kadar aykiri bir konuyu bilhassa sectim " dedi. Dis hekimi ertesi gelisinde bu konuya ait bir cok kitap tedarik ederek okumus ve bu sefer o, Ataturk'e bunlardan bazi sorular sormustu. Buna benzer daha pek cok verilecek ornekler vardir.





1981 'de Prof. Dr. Aslan Terzioglu tarafindan hazirlanan Tibbi iliskileri Sempozyumu Bildirileri kitabinda Prof. Dr. Lemi Belger'in "Alfred Kantorovvicz ve Turk Dis Tababetinde Hizmetleri" konusunda yazdigi bildiride soyle bir paragraf bulunmaktadir: Bu captaki bir ilim adaminin, hayatinin 17 yilini yurdumuza vermesi bizim icin hakikaten mutluluktur. Ben Gulhane'de askerligimi tegmen olarak yapiyordum. Bir mayis gunu beni acele cagirtti. Gittigimde "Lem'i cabuk gerekli aletleri hazirla Ataturk tarafindan cagrildik" demisti. Alt sol kucuk azilarindan birisinde bulunan buyuk bir granulom neticesi agri ve infiltrasyon. Kendi ozel hekimi konsultasyon teklif ettiginden bu ziyareti yaptik.



Bir saat kadar Ata'nin huzurunda kaldik. Hoca gayet serbest fikirlerini belirtti. Bu nedenle cok saydigi Ataturk ile de karsilasmak ve konusmak imkanina ulasmis bulunuyordu.





Dr. Eren Akcicek'in "Ataturk'un Sagligi Hastaliklari ve Olumu" adli doktora tezinin Dis sagligi bolumu asagidaki gibidir: Ataturk savas yillarinda cepheden cepheye kosmaktan bir dis hekiminin koltuguna oturmak imkanini bulamamisti. Trablus'ta bulundugu siralarda dislerinden rahatsizdi.



Doktor Mim Kemal Oke 'Ataturk'le ilk defa Trablus cephesinde karsilastiklarini ve Mustafa Kemal'in o siralarda dislerinden rahatsiz olmasi aramizdaki munasebeti takviye etti, boylece Yuzbasi Mustafa Kemal Beyle ahbap olduk. Ataturk notlarinda 15 Mart 1922 gunu ismet Pasa'nin Karargahina gittigini ve bir disinin agridigin ve cektirdigini belirtir. Cumhuriyetin aciklandigi gun butun disleri apseli ve agrilidir......





1935 yili yazinda Ataturk'un agriyan disi icin dis hekimi Ziya Cemal Buyukaksoy Dolmabahce sarayina cagrilir. Yaptigi agiz ici muayenesinde alt ceneye oturtulan agirca bir protez, kanin dislerine tutturulmus ve dislerden biri de curumus iltihap ve agri yapmakta idi. Protezi yapan Sami Gunzberg disi muhafaza etmek istedikce agri kesilmiyordu.



Ataturk, Ziya Cemal Buyukaksoy'a kendisine ne yapmak lazim geldigini sorunca , o da susar ve boynunu buker. Ataturk durumu anlar.

-" Cek oyle ise, beni bir an evvel su istiraptan kurtar " der.



Ziya Cemal Buyukaksoy agriyan disi ceker ve yerini diker.

Ataturk'un kullandigi bir protez, istanbul Sisli'deki Ataturk Muzesi'nde sergilenmektedir. Protez incelendiginde uzeri altin kaplama oldugu ve agiz mukozasina bakan tarafinda o zaman cok kullanilan bir teknik olan ve protezin tutuculugunu saglayan suksiyon icerdigi gozlenmektedir .



Bu arastirma ile ilgili konustugumuz eski Saglik Bakanligi mustesarlarindan ve Expo-Dental Kongrelerinin ilk organizasyonunu baslatan Ankara Dis hekimleri Odasi Baskanligi yapan Dt. Orhan OZKAN'la yaptigimiz konusmada Ataturk'un agiz sagligi raporunun Numune Hastanesi'nde oldugunu belirtti.



Bircok kere basvurmama ragmen bu rapor Numune Hastanesinde bulunamamistir.

Ataturk'un en yakin arkadaslarindan Kilic Ali Pasa'nin oglu gazeteci yazar Altemur Kilic 29 Kasim 1999 tarihinde Ataturk'e ait oldugunu belirttigi bir kasket, cerceve icinde GMK (Gazi Mustafa Kemal) armali bir adet sigara, camli bir kutu icinde bir tutam sac ve ust cene alci modelini Anitkabir'e sergilenmek amaciyla hibe etmistir.



Ataturk'un Ankara Cumhuriyet Muzesinde bulunan ust cene protezi Albay Halil Yurdakul'un oglu Ozer Yurdakul tarafindan muzeye 16 Agustos 1990 tarihinde verilmistir . Protez muzede 4556 numara ile kayitlidir.



Bu protezin fotograflari ve zarar vermeden olcusu ozel izinle alindi. Ataturk'e ait olan ve 4553 envanter numarasi ile kayitli kanin disi 16 Agustos 1990 tarihinde Albay Halil Nuri Yurdakul'un oglu Ozer Yurdakul tarafindan muzeye verilmistir. Bu dis cam tup icerisindedir. Tupun agzi isitilarak kapatilmistir.



Dis koku bir mikaya yerlestirilmistir. Tupun uzerindeki kagitta "Ataturk'un disini yaverleri Muzaffer Kilic Bey ile Refikalari Vasiyet Kilic Hn. itina ile saklamislardir" ibaresi yer alir. Bu ibarenin altinda Halil Nuri Yurdakul'un imzasi vardir. Yine ayni muzede 4554 envanter numarasi ile yine Ataturk'e ait kanin disi bulunmaktadir . Bu da 10 Agustos 1990 tarihinde Albay Halil Nuri Yurdakul'un oglu tarafindan muzeye verilmistir. Bu dis bir mikaya yerlestirilmistir. Uzeri aciktir.



Halil Nuri Yurdakul'un oglu Prof.Dr.Yurdakul Yurdakul yillarca babasindan, babasinin ve Ataturk'un yakinlarindan dinlediklerini 1999 yilinda "Ataturk'ten Hic Yayinlanmamis Anilar" adli kitapta topladi.





Hacettepe Universitesi Tip Fakultesi Kalb-Damar Cerrahisi ogretim uyesi oldugu zamanlarda onunla tanisip bircok anisini dinledim. Yurdakul Hocamizda Ataturk'e ait iki adet protez bulunmaktadir. Gozu gibi sakladigi Ataturk'e ait protezleri fotograflama sansim oldu. Protezler incelendiginde; her iki protezin de altin kaplamali oldugu gozlenmektedir. Protezler Cumhuriyet muzesindeki gibi sag kanin ve sol birinci premolar disin dudak tarafindan bakildiginda altin ile kapli oldugu gorulmektedir



Bircok kitap ve dokuman karistirarak; Ataturk'un yakinlarini dinleyerek; sagligi ile ilgili yaptigimiz arastirmalar, bizlere onun yalniz agiz ve vucut sagligini ogretmekle kalmayip ayni zamanda dusunce sagliginin da ne kadar kuvvetli oldugunu gostermektedir.[/color][/size][/b]



Prof. Dr. Yavuz Sinan AYDINTUG

GATA Dis Hekimligi Bilimleri Merkezi , Agiz Dis CeneHst. Cerr.A.D. Bs