Forum Zero
ForumZero

Mustafa Kemal Paşa’yı türban yasağına alet ediyorlar

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Zero

  • Administrator
  • *
    • İleti: 1.757
    • Rep: 3153
    • Cinsiyet:Bay
    • Profili Görüntüle
Üniversiteler önümüzdeki günlerde açılacak..  Türbanlı örenciler yine fakültelerine giremeyecekler. Hukuk dışı bir şekilde baş örtülü kızlarımızın eğitimleri engellenecek. Yasakçılar yine laikliğe sığınacaklar ve bu yanlış uygulamalarına Mustafa Kemal Paşa’yı da alet edecekler.



 



Tarihçi-yazar Selim İçli, Mustafa Kemal Paşa’nın tesettür konusuna yaklaşımını araştırdı ve belgelerle onun başörtülü diye kızlarımızın yüzüne üniversite kapılarını kapatılmasını onaylamayacağını ortaya koydu. Selim İçli’ye göre Mustafa Kemal Paşa türbanı milli örf ve adetlerimizin bir parçası olarak görüyordu.



 



TÜRBAN MESELESİ



 



Türkiye’nin tartışılması ve çözüm bulunması gereken çok daha önemli meseleleri varken zaman zaman “Türban Meselesi”ne kilitlenmesi gerçekten üzüntü vereci bir durum.



 



Türbana karşı çıkanlar hep aynı gerekçeleri ileri sürüyorlar: “Laikliğe aykırı”, “Siyasal simge” ve “Atatürk Türkiyesi’nde  çağdaş yaşama aykırı” gibi gerekçeler.



 



Oysa türban yasağına Atatürk’ün de alet edilmesi tarihi gerçeklere uymamaktadır. “Türkiye’ye laikliğin getiricisi” olarak bilinen Atatürk’ün fikir ve eylemlerine baktığımızda, kadınların giyim ve kuşamı konusunda yaptırımcı ve zorlayıcı bir kanun maddesi yoktur.



 



Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın annesi Zübeyde Hanım’ın, eşi Fikriye Hanım’ın ve kızkardeşi Makbule Hanım’ın günümüze ulaşan fotoğraflarında tesettürlü oluşları hemen dikkat çekmektedir. Gazi’nin gündeminde hiçbir zaman türban meselesi olmamıştır..



 



ŞAPKA DEVRİMİ



 



Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kılık ve kıyafeti esas alan devrimlerinden olarak “Şapka Devrimi” vardır.  



 



Bilindiği gibi bir kanunla fesin çıkarılarak şapkanın giyilmesi hususu, sadece devlet memurlarına zorunlu tutulmuştu; vatandaşa yönelik bir zorlamaya gidilmemişti.



 



Ancak, Mustafa Kemal Paşa’nın “medeni bir başlık” olarak gösterdiği şapkanın fesin yerine giyilmesi konusundaki isteğini, halkımız,  Gazi’nin “karizmatik liderliği”nin etkisinde kalarak yerine getirmiştir. Bu yüzdendir ki sivil halktan şapka giymek istemeyenler, başı açık bulunmayı tercih etmişlerdir.



 



Günümüz itibariyle baktığımızda, halkımızın şapkayı pek az kullandığını görmekteyiz. (Genelde köylülerimiz tarlada iş hayatı sebebiyle başlarını güneş ve soğuktan korumak için giymektedirler.)



 



Şapka devrimi uygulamasının günümüzdeki durumu ise ortadadır: Şapka giyimi istenildiği kadar tutmamıştır. Günümüzde fese geri dönmek de imkansızdır.



 



TESETTÜR KONUSUNDA ZORLAYICI



TEDBİRE BAŞVURMADI..



 



Can alıcı soruyu açıkça sorabiliriz burada: “Atatürk, şapka gibi kadınların örtünmesi konusunda da zorlayıcı tedbirlere başvursaydı acaba ne olurdu?” Cevap belli elbette: “Hiç şüphesiz toplumdan büyük tepki alırdı.”



 



Mustafa Kemal Paşa, devrimlerini yaparken, hiç şüphesiz toplumdan tepki almamaya büyük özen göstermişti. Genelde toplumu hazırlayarak devrimleri kabul ettirme yöntemini izlemiştir. Örtünme konusunda da bu makul yolu seçmiştir.



 



Sosyoloji ilminin tespitlerine göre, kadınların örtünmesi, “kıskançlık” ve “dinlerin emirlerini uymak” sebeplerinden kaynaklanmaktadır. Birincisini halkın örf ve adetleri, ikincisini “dini bir kural” olarak görmek mümkündür. Bu durumda, her toplumda kadınların örtünmesi tek başına ne bir “dinsel bir gösteri” ne de  bir örf ve adet olmayıp, belki de bunların  bileşkesi bir kılık kıyafet tarzı, “genel yaşam ve ahlak kuralları”na uygun bir hareket tarzıdır.



 



Mustafa Kemal Paşa, devrimlerini yaparken bu gerçeği bildiği için olacak ki, kadınların giyim ve kuşamları konusunda erkeklerinki kadar zorlayıcı olmamıştır.  Örtünmeyi bir “yaşam ve kültür meselesi” görerek baskıcı, yasaklayıcı hükümler getirmemiştir. Gazi,  özellikle yakınında bulunan kadınlara Avrupai kadın kıyafetini giydirmekle  “medeniyetin çağdaş kıyafeti” dediği başı açık kadın kıyafetini toplumda yaşayarak ve telkin ederek gerçekleştirmek istemiştir.



 



Mustafa Kemal Paşa’nın zamanında kadınlarımızın % 95’nin başı örtülü olmasına rağmen baş açmaya yönelik zorlayıcı bir kanun hükmü getirmemiştir. Eşi Latife Hanım’a başını açmak için herhangi bir baskı da yapmamıştır.



 



 



İSLAM TESETTÜRDE



ORTA YOLU SEÇMİŞTİR



 



Gazi, kadın giyimi konusunda burun ve ağzın da örtülerek yalnızca gözün görünebildiği peçeye şiddetle karşı çıkmıştır. Peçeye karşı çıkarken, Avrupa’da  yaşanan çok açık kadın giyimini de benimsememiştir. Avrupai örneklerle modernize edilmiş milli ve dini geleneklerimize uygun kadın kıyafetini tavsiye etmiştir.



 



Mustafa Kemal Paşa’nın Konya Yeşilay Cemiyeti Kadınlar Şubesi’nde yaptığı konuşmada (21. 3. 1923) şunları söylemişti:



 



“Memleketinizin bazı yerlerinde, daha çok büyük şehirlerinde, giyim şeklimiz ve kıyafetimiz bizim olmaktan çıkmıştır. Şehirlerdeki kadınlarımızın giyim şekli ve örtünmesinde iki şekil kendisini gösteriyor: Ya çok açık ya çok kapalı görülüyor. Yani ya ne olduğu bilinemeyen, çok kapalı çok karanlık bir giyim tarzını gösteren kıyafet (peçe örneği), veyahut Avrupa’nın en serbest balolarında bile dış kıyafet olarak giyilmeyecek kadar açık bir giyim şekli. Bunun her ikisi de şeriatın tavsiyesi dinin emri haricindedir. Bizim dinimiz kadını  o aşırı açılmaktan da, bu aşırı kapanmaktan da men eder… Dinimizin tavsiye ettiği tesettür (örtünme)  hem hayata hem fazilete uygundur.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C. II, Ankara, 1981, s. s.149-150)



 



MUSTAFA KEMAL PAŞA ZAMANINDA



BAYAN ÖĞRETMENLER TÜRBANLIYDI



 



Gazi, kadınların kılık ve kıyafetlerini tabii mecrasında oluşmaya bırakmıştı. Bu çerçevede kendi zamanında bazı bayan öğretmenlerin derslere türbanlı olarak girmesine bile hoşgörü ile bakmıştır.



 



O günlerde yaşanan bir olayı Mustafa Kemal Paşa’nın genel sekreterliğini yapan ve sonra Milli Eğitim Bakanı olan Hikmet Bayur şöyle anlatır:  Trabzon Valisi Rıfat Bey’den bir mektup alınmıştır. Mektupta, derslere başörtüsü ile giren bir öğretmenin bu durumunun önlenmesi istenir. Bayur, “Ne yapalım?” diye mektubun içeriğini Atatürk’e anlatınca ondan şu cevabı alır:



 



“Bu işe karışma, zamanla kültür ilerledikçe bunlar hep olacaktır; bu sırada bize düşen başörtüsünü giymeye zorlayanlar varsa onlarla mücadeledir. Başörtüsü işi fes gibi kör bir taassubun sonucu değildir; insanlarda pek canlı olarak var olan ayrı bir duygunun, kıskançlık duygusunun da etkisi altındadır. Onunla mücadele apayrı bir konudur.” (Hikmet Bayur, Atatürk’ten Hatıralar, Belleten Dergisi,  Sayı 148, s. 446)



 



Mustafa Kemal Paşa’nın kadınlarla ilgili olarak şu görüşleri de oldukça ilginçtir: “Şunu ilave edeyim ki, kadınlık meselesinde şekil ve kıyafet görünüşte ikinci derecededir. Asıl mücadele sahası, kadınlarımız için şekilde ve kıyafette muvaffakiyetten ziyade, muzaffer  olunması lazım gelen saha nur ile, irfan ile, faziletin hakikatleri ile süslenmiş duruma hazırlanmaktır. Ben sayın hanımlarımızın Avrupa kadınlarından aşağı kalmayacak, bilakis pek çok yönlerden onların üstüne çıkacak nur ve irfanla hazırlanacaklarına katiyen şüphe etmeyen ve buna kesin olarak emin olanlardanım.” (C. II, s. 152-153)



 



Mustafa Kemal Paşa’yla ilgili olarak bu gerçekler bilindikten sonra, bugün ona ve laikliğe maledilerek türbanlı kızlarımızın türban kullanmaları sebebiyle üniversitelerin kapısından içeriye alınmamaları yanlıştır.



 



MUSTAFA KEMAL PAŞA MİLLİ ÖRF



VE ADETLERİMİZİ KORUYORDU



 



Mustafa Kemal Paşa bugün yaşaydı türbana ”yasakçı” bir zihniyetle bakmazdı.



 



Zaten hayatında da bu zihniyetle bakmamıştır. Batılı giyim tarzını savunmasına rağmen işi halkın beğenisi ve isteğine bırakmıştır. Hatta bunu dini bir aksiyon olmayı bir kenara bırakınız, prensipleri arasında bulunan “milli örf ve adetlerimizi korumanın” bir göstergesi olarak görmüştür.



 



Örtünme meselesine bilimsel açıdan da bakıldığında, bugün kadınlarımızın peçeye çıkararak ona göre daha modern ve çağdaş giyim tarzı türban takmaları, sosyologlarımız tarafından “modernleşmeye geleneklerimizi koruyarak adapte” olarak değerlendirilmiştir.. Türban meselesine bu gözle bakmak, onunun çözümlenmesini de kolaylaştıracaktır. Böylece milletimizin medeniyet yolunda ilerlemesinin önündeki engelleri de kaldıracaktır.





selim içli köşe yazısı.....



haber7 alıntı
ForumZero♥♥♥